29 Ocak 2012 Pazar

geçen akşam...

çookk keyifliydi...

son günlerde acayip keyifli zamanlar geçirmeye başladım. daha doğrusu kendime zaman ayırmaya karar verdiğimden beri...
arkadaşlarımla buluşuyorum, gece dışarıya çıkıyorum, e-mail ve telefon iletişiminin dışına çıktım, ne iyi ettim...

cuma akşamı uzuunn zamandır görmediğim bir arkadaşıma gittim. Burcu'ya.. Keyifle yedik, içtik.. ona dair bir sürü yeni şey öğrendim. ilklerin olduğu yepyeni şeyler.. çok güzel bir evi var, bayıldım. gene hayal ettim benim de böyle evim olsa diye.. ısıtması bile süperdi, tavandan yüzüne üfleyen sıcak :) mutfakta küçük masada şahane manzara karşısında oturup güzelim karı izlerken yukarıdan gelen sıcak hava :) masa başında lak lak ederken hemen aklımdan geçti, ben de tek başıma böyle bir evde yaşasam, mis gibi mumlar koksa, pencereler yere kadar olsa..

neyse, daha fazla vakit geçirmek isteyeceğim bir gece yüzümde bir gülümsemeyle bitti, kar kıyamet ben Lale'ye gittim kalmaya. Bu fotoğraf giderken Zincirlikuyu'da çektiğim, eyvah kar başladı fotosu..
Kar kıyamet diyorum ama bayılıyorum kara.. hatta o akşam düşmüş bile olabilirim karda kayıp :) sere serpe şööyyleee.. hatta güvenliğe rezil bile olmuş olabilirim :)
Artık nasıl sıktıysam kendimi yürürken hala kemiklerim, kaslarım ağrıyor. hani nasıldı o koşarken sakız çiğneyemeyenler mi vardı ? ben de karda yürürken sakız çiğneyemiyorum. yanağımı ısırıyorum hep, diş izi var iyi mi ? Bi de bu kar sayesinde cildim mahvoldu. O kadar soğuk ki dışarısı, hani deyim yerindeyse kesiyo, krem adına ne bulduysam sürdüm yüzüme, eh iyi geldi sayılır..

ne garip bi yazı oldu di mi ?
Ama evet ben de bir garip davranıyorum son dönemde, Fenerbahçe'nin yeni transferi Sow geldiğinde Burak'ı arayıp Kadıköy Boğası olsun mu bunun lakabı diye sormuşluğum var, cevap olarak sadece güldü ve kapattı telefonu :)

oradan oraya atladım..
olsun, ben okuyunca anlarım gene :)
hihih

25 Ocak 2012 Çarşamba

napiim merak ediyorum :)

hem benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapar, bu kadar kıyafet deryasının ortasında.. depoya gir kendini kaybet..
:)

Modanisa'ya satış için gelen her kıyafeti giyiyorum. Abiye elbiseler, boneler, feraceler, her şey :)

Müşteriler sorduğunda yorum yapmak lazım ama di mi ? Nasılmış acaba bu kıyafetler diye giyip giyip duruyorum. Bu arada İlknur da büyük zevkle ! fotoğraflarımı çekiyor :) ayrıca baskıma dayanamadı, onu da blogger yaptım :)

Şimdi sevgili Aybike'nin kendi tasarımı ürünlerini satacağız. Barjis ile yaptığımız blog buluşmasında üzerinde olan sarı tunik, fotoğrafı gören herkes tarafından sorulmuştu. Şimdi o tunikleri Modanisa'da satacağız.

Veee bu ürünler bizim ofise çekim için gelmişken ben giymeden olur mu ?

son günlerde blog pek megaloman hallerimle doldu farkındayım.. napiiim hep yazmak istiyorum. burada olmak istiyorum..

nasıl güzel ama değil mi ?
altına giyeceğiniz parçaya göre ister elbise ister tunik olabilir..

ben bayıldım..
hatta aldım
ama benimki kırmızı :)

24 Ocak 2012 Salı

tesadüf...

bazı insanlara bazı şeyler malum oluyor kesin...
yoksa böyle bir zamanlama olamaz...
tam ben kendi içimde kararsızlıkla boğuşurken, hem telefonumda hem mailimde aynı isimde (başkaları da olsa) görmek çok enteresan oldu..

neyse
kaç akşamdır garip bir yolculuk yapıyorum, bir anlamda kendimi dinledim, sordum, cevapladım..
kesin bir cevap buldum mu ? 
eh sayılır....

çok güleryüzlüsün dedi bana birisi geçen akşam
ben de bazen çok somurtkan olduğumu düşünürüm ama genelde güleryüzlüyümdür evet.
hatta bir ara facebook profil fotoğraflarıma baktım hep aynı sırıtık ifade, ay kendimden sıkıldım dedim... yukarıdaki foto da öyle düşündürenlerden.. ama sevdim. ne kadar güzelmiş o akşam, ne kadar keyifliymişim dedim..

ben bu postu niye yazdım bilmiyorum, öyle işten çıkmadan yazayım dedim..

ama yazmak istiyorum, aslında isteyip yazamadığım o kadar çok şey var ki, kendim anlarım diye şifreli anlatıyorum ama daha sonra okuduğumda hiçbir şey anlamıyorum. kendime de şifreliyorum iyi mi ?

haftasonu annemle dolaşmaya çıktık, kendimize bir çöp almadan geldik, Fenerium'a uğradığımızda babama Lefter tshirtü aldık. Bayıldı ! çok mutlu oldu..


ama onun da bize sürprizleri olmuyor değil :) yeni favori meyvesi ananas. deli bi arkadaşım sosyetik meyve dedi :)

öyle işte...
sıkıldım bugün...
hiç istemiyorum eskileri konuşmak, olayların tekrar tekrar aklıma gelmesi, o hırçınlıkla insanları kırmak.. ama yok işte atamıyorum o içimdeki kızgınlığı. 

benim terapi zamanım gelmiş galiba...

20 Ocak 2012 Cuma

hııımm

iç sesim böyle şu sıralar
düşün düşün dur...

acaba mı ?
hıımm
dur bakalım..
bir bakalım..

aslında şöyle..
aslında böyle..

pııffffff
:)
nankörüm ben nanköörr :)
daha ne istiyosam ?

19 Ocak 2012 Perşembe

çok soğuukkk

Sabahları donuyorum işe gelirken...
Ama ofis o kadar sıcak ki süper oluyor.

Güzel bir ekip olduk biz. Her geçen gün büyüyoruz. Sağlam adımlarla ilerliyoruz. Allah nazarlardan saklasın.

Nilüfer teyzemin hediyesi yeniyıl hediyesi çoraplarımı son günlerde ayağımdan çıkarmıyorum. Çok güzeller ama değil mi ?


Evim uzak diye söyleniyorum falan ama sıcacık bizim ev. Isıdan bahsetmiyorum :) Şükrediyorum hep... Annem babam dünya tatlısıdır. Gidiyorum mesela, yemeğim hazır, tepsimde önüme geliyor, giyiyorum bu sevimli çoraplarımı, puf puf sabahlığımı da.. oturuyorum bütün gece, çay içiyoruz, sohbet ediyoruz, babamın gündüz yaşadığı maceralarına gülüyoruz ve sürekli yiyoruz... 

Mesela son dönemdeki favorimiz bu çikolatalı bisküvi. Bir paketi tek başıma yiyebilirim o derece :)


yiyenler bilir, çok güzel ama değil mi ?

18 Ocak 2012 Çarşamba

Van İçin Örüyoruz dedik...

Ve ördük :)
yani annem ördü...
bence çok zor örgü örmek,başlayayım dedim aman Allahım, saatlerce klavyede yazı yazsam o kadar açımazdı parmaklarım, kasıldı resmen :)
annem bakmadan örüyo, yani hem dizi izleyip hem örgü örebiliyor.. belki bu çok basit bir şey ama benim için değil arkadaş. yani ben öremiyorum ama örülmesi için tüümm desteği veriyorum.

Sevgili Alev sağolsun bizi organize etti, sevgili Özlem de bizzat Van'da olduğu ve dağıttığı için ay kayboldu mu, gitti mi, yandı bitti kül oldu mu derdi yaşamadan ördüklerimizin ulaşacağına emin olduk..

Daha önce yani deprem daha çok yeniyken annem, örgü yetişmez deyip polar kumaştan bir sürü atkı yapmıştı 1 günde, onları göndermiştik. Şimdi ise tamam madem vakit var örerim dedi.

Ben de örecektim ama zaten eve gece yarısı gidiyorum, bir de çok yavaş örüyorum, en iyisi ben sana ip sponsoru olayım dedim :) 

Bu arada detaylı bilgiyi vanicinoruyoruz.com dan alabilirsiniz.

Ayrıca Kartopu sponsor oldu ve Doğa Koleji gönderim konusunda yardımcı oluyor. Kartopu yünleri seri şekilde, hızlı ve çok örecek gruplara gönderiyor öncelikle, mesela yakın zamanda Van'daki kadınlara gönderilecekmiş örmeleri için.

veee bizim örgüler de bitti.. aslında annem hala örmeye devam ediyor ama ben sabırsızlandım hadi gönderelim dedim :) Ben bunları bana en yakın Doğa Koleji Rehberlik Servisi adına "Van İçin Örüyoruz" notu ile kargoladım. Fotoğrafı da Modanisa stüdyosunda çektirdim :) bi dakka çok önemli bir fotoğraf bu diyerek çekimin ortasına dalıp, minik minik bereleri bir güzel dizdim :) böyle olmadı şöyle koyalım deyip İlknur'u delirttim.

bunu okuyan canııımmm blog arkadaşım, bir bere yahu ufacık tefecik bir bere, düşünsene oradaki minik kafayı nasıl mutlu edecek :)

hadi örmeye ne dersin ?

karlaaarr düşşeerrrr

cikledim durdum aylardır, kar yağsın diye...
fena bıktırdım farkındayım :)

ama napiiim çok seviyorum kar'ı.

yağdı sonunda :) yolu, işkencesi, soğuğu varsın olsun seviyorum yahu :)

Ofisim Altunizade'de. Kar yağışının en yoğun hissedildiği yerlerden birisiydi. Nasıl merakla beklediğimi bilen ofistekiler yağmaya başlayınca bana seslendiler, atlaya zıplaya gittim pencereye, ayyy çok romantik yağıyooo dememe de topluca koptular (pek romantik sayılmam da)

Daha gündüzden havanın böyle olacağını tahmin eden eniştem bize geliyosun dedi. Akşam olduuu ben kendimi ofisten dışarı attım, aman Allahım o nasıl güzel kar yağışı :) sakin sakin, tipi...
dolaşmak istiyorum ben :) Capitol'e gittim, hani şu bambu kamışlı oda kokuları var ya ondan almak için Mudo'ya. Bahaneme de bak :) 

Ofisin önündeki karları havaya attım, zıpladım, kahkaha attım, oleeyy dedim.. Güvenliğin gözündeki müdür karizmam ne oldu hiç bir fikrim yok :) Çok da önemli değil, ne zaman müdür gibi davrandım ki ben zaten :)

Neyse zor da olsa Altunizade'den Bostancı'ya gittim. Yolumun uzunluğunu bilen herkes beni arıyor sakın çıkma yola B.çekmece'ye sabaha karşı varırsın diye :) sağol be "büyükşehir" belediye..

hiiçç tadımı kaçırmadım, güzelim kar yağışı altında yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...


ayağımın altında kırt kırt kar sesi...
ruhuma da iyi geldi...

17 Ocak 2012 Salı

sosyal kelebek oldum çıktım

Bu yeni yıl pek hızlı geldi bana :)
beklenmedik bir sürü şey...
olsun güzellikleriyle gelsin, kocaman açık kollarım :)


bıktırdım, belki sürekli kendimi tekrar ediyorum ama, sağol be blog..
bu sanal alem öyle güzel insanlar kazandırdı ki bana..

Twitter üzerinden başlayan yazışmalarla birden organize olduk, canım Handem bizi evine davet etti. Düşünüyorum da bir çok insanın gerçeği, kendini yazmadığı bir ortamda bize evini açtı, o kadar mutlu oldum en başta bu güvene...

Bir güzel kızlar gecesi oldu. Ebru, Burcu, Nesli, Sinem, Hande ve ben :) bir de ufaklıklar vardı tabi, onlar da kız olunca oohh süperdi :) Ama en başından planladığımız asıl kişi gelemedi :( Gamze ayarlayamadı bir türlü.. Olsun, bir dahakine dedik..


Şahane bir masa hazırlamıştı Hande, hiçbirimize ne bir şey aldırdı ne yaptırdı, deli hatun nasıl uğraşmış.


Pek kikirdemeli, pek hoşgeldiniz/hoşbulduklu, bolca paylaşımın olduğu çookk keyifli bir gece oldu.. Geleneksel olsun dedik, elimizden geldiğince sürdürelim bu masadaki muhabebti dedik :)


Akşam yatağıma yattığımda "iyi ki" ile başlayan bir sürü cümle kurdum :)

 
seviyorum seni be blog alemi...

14 Ocak 2012 Cumartesi

sağol be blog

Geçen gün ofise erken gelince ve bomboş ofiste sessizce masama bakınca dedim ki, keşke masamda canlı çiçek olsa da koklasam...
twitter'dan da yazdım...

O gün öğle yemeğinde de Ebru ile buluştuk..

Önceleri blogdan takip ettiğim, sonra canım arkadaşım olanlardan Ebru..
Bir ortamda ondan bahsedilirken, hiç tanışmadığımız halde "aaa arkadaşım o benim" demiştim :) blogunu takip ediyorum ya, 2 yorum yazdım ya hemen arkadaşım oldu :) 
sonradan da gerçekten arkadaşım oldu

iyi ki de olmuş... çok iyi hissediyorum kendimi onun yanındayken. bi de sarıp sarmalayan bir dostluğu var Ebru'nun..

O becerikli elleriyle, arkadaşımın ve kuzenimin bekarlığa veda ve kına gecelerinde şahane şeyler yaptı. 

Ne diyecektim nerelere geldim :)
Bu deli arkadaşım, ben yazdım ya canlı çiçek diye, o gün de buluştuk ya, pat diye çıktı karşıma kucağında bu çiçekler :)

nasıl kaldım öyle, nasıl bir gülümseme yapıştı yüzüme :)

bu mevsimde en en en sevdiğim çiçektir nergis..

masamda günlerce durdu, bana blogumu ve güzel dostlarımı hatırlatarak....

7 Ocak 2012 Cumartesi

Dondurma delisi ben L'era Fresca ile tanıştım...

Sadece blogdan ve twitter'dan tanıdığım arkadaşlarım var benim, yüzünü hiç görmediğim ama bazılarının neredeyse hayatını bildiğim arkadaşlarım :)



Geçen gün twitter'da cikciklerken sevgili Mehtap, Bebek'te buluşuyoruz sen de gel dedi, aaa dedim bir sürü yemek blogunun yanında ne işim var, ama dondurma sözcüğünü duyunca, oolleeyy ben de mi davetliyim dedim :)

Gel gör ki Çarşamba saat 13:00'de buluşma, işten nasıl kaçarım derken o gün saat 11:00'e Kapalıçarşı'da randevum olduğunu hatırladım. Görüşmeden sonra uğrarım dedim. Mesafe hesaplama özürlüsü ben nereden bileyim o kadar uzun süreceğini yolun... 14:00'de gittim L'era Fresca'ya.. Elbette garip oluyor, gün boyunca dır dır konuştuğun ama tanışmadığın insanları görünce :) ama sonra muhabbet sanaldaki kaldığı yerden devam ediyor. Mesela Cemile ile de tanıştım, evlerimiz çok yakın ama oraya kısmetmiş :) Oradaki herkes çok sevdim :) Yasemin Hanım da çok tatlı bir evsahibiydi..

Ben gittiğimde kızlar bir şeyler yemişti, nasıl da açım öğle yemeği yememişim, ama dedim sandviç falan yersem dondurma yiyemem, yazın her gün dondurma yemiş biri olarak bu anı kaçıramazdım. Ben en iyisi dondurma yiyeyim dedim vee dondurmalar geldi... 


Artık marketlerde satılan dondurmalar dondurma demiyorum. Anadolu Yakası'nda Yaşar Usta ne ise Avrupa Yakası'nda L'era Fresca o'dur benim için :) Meyveli dondurma delisi ben fıstıklı ile aşk yaşadım :) Neredeyse hepsinden tattım, damla sakızı sevmediğim için yemedim, tahinlide aklım kaldı, çilekli süperdi, bi ara soğuk çikolata yiyorum hissine kapıldığım kakaolu da öyle... Ben yemek blogu değilim, öyle gelişmiş bir damak tadım yoktur, mesela yemeği yerken içindeki baharatları tek tek sayamam, ama dondurmayı çok severim ve Yaşar Usta sağolsun çıtamı o kadar yükseltti ki artık dondurma meyveden mi yoksa meyve şurubundan mı üretilmiş hemen anlıyorum. L'era Fresca da gerçek meyve kullananlardan :)

Ama aç karnına abartmiiim, bir de midemi üşütmeyeyim diye durdum. Yoksa sınırsız yiyebilirdim :)

Bir sonraki gittiğimde yiyeceklerimi de not ettim, mesela bu waffle.. 

Sütlü içecekler bana göre değil ama sunumu pek hoşuma gitti bu kahvenin :)

Kısacası hem kızlarla tanıştım hem de şahane bir dondurmacı keşfetmiş oldum. En erken ben kalkmak zorunda kaldım çünkü işe geri döndüm...

Ağzımda nefis dondurma tadı ile işe dönmek zor oldu ama...

6 Ocak 2012 Cuma

güzelim, güzelsin, güzeliz....

Çok şükür, bin şükür...

Kendimi ailelerinden biri gibi gördüğüm, benim de ailem olan birileri var.
Burayı da okudukları için ne yazsam, nasıl yazsam :)

Geçen gün Lale'nin anneannesi ve teyzesi geldi benim fahri memleketim Akçay'dan... Daha önceki ziyaretimde tanışmıştık zaten, çok sevdim onları, onlar da beni... Biz gitmeden gel mutlaka, uzun uzun oturalım dediler, gittim.. Hem de anneannenin meşhur köftesini yemeye :) et yemeyen ben 8 tane köfte yedim annem duymasın, evde pazarlık yaparız da, ben derim 3 yiyeceğim o hayır 4 der...

Ege mutfağı hakim elbette evlerinde, köfteleri çekmeyi unutmuşum, bir de garip olabiliyor ben böyle zırt pırt fotoğraf çekince, gerçi alışmışlardır artık:) O köftenin sırrı ne bilmiyorum ama içinde az kıyma var ve dışı çıtır çıtır içi yumuşacık... Bayıldım...

Bir de yemekten ziyade o kadar tatlı sohbetleri var ki, o kadar görmüş geçirmiş insanlar ki... Konuştukları her cümleden öğrendiğim 1 kelime kar bana... Mesela Nilüfer teyze o zor zamanlarımda ne kadar akıl verdi bana, annem üzülmesin diye anneme anlatamadığım şeyleri hep ona anlattım, zır zır ağladım karşısında bir annenin verebileceği desteğin aynısını verdi bana :) Tam atlattım geçti derken, o düğün günü saçma sapan şeyler yapacakken gene nasıl güzel ikna etti beni, kendimi kaybetmeme müsade etmedi, ne büyük iyilikti o bana şimdi anlıyorum...

Çookk keyifli bir akşam geçirdik, kahve falımda o kadar da güzel şeyler çıktı :) bakalım gerçekleşecek mi ?

Son zamanlarda çok iyi ki der oldum ama bir şans iyi ki Lale çıkmış karşıma :)

Kısacası etrafımdaki bu güzel insanlar için heepp şükrediyorum..

Biliyorum burayı okuyorsun Nilüfer teyze, ben seni, Lale'yi, en sevdiğim kardeşim Musum'u çok ama çok seviyorum, hep hayatımda olun olur mu ?
:)

5 Ocak 2012 Perşembe

bana notlar...

Benim bir sürü blog arkadaşım oldu ya hani...
Onlardan birisiyle tanıştım, çookça yazıştığımız ama aramızlardaki kmler nedeniyle görüşemediğimiz, ilk yazdığı andan itibaren içimde ona sarılma duygusu taşıdığım Özlem ile...

Ben gün ortasında işten kaçarak gittim yanına, yanlarına, yine ilk orada tanıştığım Tüten de vardı :) Aren huzursuz olmasın diye Tüten erken gitti, ama biz kaldık... Bu arada biz görüşeli çok oldu, her zamanki ben geç yazıyorum.. tüten'i de pek sevdim, inşallah daha uzun bir zamanda gene görüşürüz..
Özlem'le nefes almadan konuştuk, okuduk :) bir sürü şey söyledi bana Özlem, hatta dedim dr kimliğini bir kenara bırak arkadaşım Özlem ol, o da öyle yaptı.. Çok enteresan anlar da oldu, ben hemen savunmaya geçtim, ama ama diye diye bir hal oldum :) Özlem de bana güldü...
Dedim ki ayrıldıktan sonra, belki de Özlem hayatıma daha erken girseydi biz böyle olmazdık, kısmet...

yazma dedi bana bir de bazı şeyleri, zaten yazmıyordum ama eskiye dair hiç birşey yazmayacağım artık. yazılar, fotoğraflar kalacak ama hiç yorum yapmayacağım..

en kötüsü de ne oldu, hiç fotoğraf çekmek aklımıza gelmedi :( Olsun belki gitmeden gene görüşürüz :)

Çook daha çok sevdim ben Özlem'i..

iyi ki dedim yollarımız kesişmiş. iyi ki...

hep hayatımda ol olur mu ?


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...