30 Ekim 2011 Pazar

hangi film derken...

Teşvikiye'de kaldığımda o kadar rahat ediyorum ki ben...
İkinci evim orası benim..

Lale bana baştan misafir muamelesi yapsa da artık öyle yapmıyor. Bu durum ikimizi de rahatlattı. Pijamalarım, sabahlığım, terliklerim oohh...

Geçen akşamdan bir fotoğraf..

Film izleyelim dedik ama seçemedik. Sosyal paylaşım sitelerinde olmayan Lale sor bakalım twitter'ına dedi. sordum ben de :) gelen cevaplara yorumlara o kadar çok şaşırdı ki :)

Yorumlardan sonra film seçeneğimiz 2'ye düştü. Ya ağlamayı seçecektik "Bir Tutam Cennet" ya da gülecektik "Bad Teacher"

ikimiz de ağlamayı seçtik, hiç sağlıklı değil di mi :) Bir Tutam Cennet'i izledik. Güzel bir filmdi bence..

O kadar çok ara veriyorum ki sinemaya, tiyatroya.. Artık en son hangi filmi izledin sorusuna verecek bir cevabım var..



Ortaya karışık olacak gene..

yazmıyorum yazmıyorum sonra birikince böyle oluyor...

Van'daki doğal afete ne kadar üzüldüğümü yazmayacağım. Elimden ne geliyorsa yaptım.. Oradaki çocukları düşününce çok üzülüyorum. Tekstil cenneti Türkiye'nin koca koca tekstil firmaları delirtti beni. Evet yaptılar yardım ama illaki dürtüklememiz mi gerekiyordu. Twitter'da kendi çapımda bir çaba gösterdim. Gönlüm isterdi ki moda blogları bu konuda birşey yapsın. Yardım etmezseniz sizinle çalışmayacağız, bülteninizi yayınlamayacağız desinler.. Demediler, ilişkilerini bu konu üzerinden yürütmek istemediler herhalde.. Olsun canları sağolsun, aralarında bireysel çabalayanlar oldu, onlar da yetti zaten...

Mesela Elif yani fashionbypride süper bir öneride bulundu. Atkı-bere örüyoruz hadi dedi. Anneme söyledim atladı bu konuya, ama vakit yok havalar soğuyor dedi, bir çözüm buldu, polar kumaştan atkı. Evde olan polar kumaşlar ile başladık. 


Ertesi gün metrelerce kumaş alan annem yapmaya devam etti. Bir sürü polar atkı oldu. Aksam da Büyükçekmece Belediye'sinin tır'ına verdik gönderdik.


O kadar bunaldım ki uyku uyumadım bu süreçte, çok etkilendim herkes gibi ama bu kez çok üzüldüm...

Şu sıralar zamanla yarışıyoruz. O yüzden Teşvikiye'de kalıyorum. Geçen hafta Pazar günü Lale, Mustafa ve ben Maçka Parkı'na kahvaltıya gittik. Sadece çay servisi yapılan yere simit ve kaşar peynir alarak gittik. Şahane bir hava ve şahane bir manzara karşıladı bizi.


Su bardağında çay içtik :) baştan komik geldi ama nasıl lezzetliydi.. Kendi kendimize konsept yaptık.. Canımız yeşil görmek isterse gene gidebiliriz.



Biraz pahalıydı ama belirtmeden geçemeyeceğim..

Sonrasında ben bir yere daha uğradım ve babamın deyişiyle nihayet evin yolunu bulabildim. Uğradığım yerden belki ileride bahsederim. 


Lale ile son dönemde sürekli bir yemek yeme modundayız. Akıllı gibi maç olduğu akşam Beşiktaş'ta balık yedik. Çok lezzetliydi.. Uzun zamandır maça gitmiyorum ya ben, o akşam o taraftarları gördüm, ne bu hal yaa dedim, o kızları gördüm iyi ki böyle olmadım dedim.. Hele maç sonu bindiğim metrobüsteki o alkol kokusu, hala avaz avaz tezahürat yapanları gördükçe nefret ettim.

Neyse bi de yemekten sonra helvamızı yedik. Hakan Pastanesi'nde açık havada çay içtik. Veee o kadar çok dedikodu yaptık ki :) yazamıyorum buraya üzülüyorum da yazamıyorum diye :) Lcw ve Zara muhabbeti pek acıklıydı. En azından bu şifre ile yazayım ki hatırlayayım. Farkında değil miyim sanki ben...

Güzel gelişmeler var hayatımda. Kendime güvenim geldi :)

Öylesine yazayım dedim..

14 Ekim 2011 Cuma

hani...

bir geyik vardır, 
bir şeyi elde edince bütün büyüsü kaçar, yok olur derler...

geyik falan değil doğru...
hissiyat aynen bu, tartışmasız...

ya da bana öyle geliyor bilmiyorum :)
özenerek baktığın, vaayyy dediğin şey senin olunca pııfff sönüveriyo. bütün ilgi, alaka, beğeni, arzu bitiveriyo...

yani bence :)

bu foto da bıktırdı farkındayım, iyi ki bi güzel çıkmışım her yere koydum :) ama napiim ilk defa bir fotoğrafımın reytingi bu kadar yüksek oldu :) sevgili blogum sende de olsun..

Modanisa'nın yeni sezonda satılacak ürünlerinin fotoğraf çekimini yaptık Çarşamba günü Profabrika'da.. Çok seviyorum orayı :) stüdyo'dan bahçeye çıktım, geri gelirken kızlardan biri aa dur orada şahane fotoğraf olur dedi, bana da poz ver de zaten. Çektik benim takoz ericson (yazılışını bile unutmuşum) telefondan hallice kullandığım ayfonumla.. hiç bir özelliğini kullanmıyormuşum meğersem.. fotoğrafçı arkadaşım çektiğimiz bu fotoya bir şeyler yaptı, güzelleştirdi... Neyse çok yoruldum o gün, ama çok keyifliydi, çok güzeldi.. Akşam da öyle, enteresandı..

öyle yani...
bi yazayım dedim...
lalecim bu yazıda da bir şey yok,bir mesaj yok, o yüzden çığlık kıyamet arama anlat çabuk diye :)) senden bir şey saklar mıyım ben :pp

11 Ekim 2011 Salı

Sobelendim :)

Ben buraları kimse bilmez zannederken...
:)
güzel oluyor ama, sürpriz...


iş arasında içilen kahve ve yapılan dedikodular ilaç gibi geliyor. İş arası dediğim akşamın bir saati, tüm gün tedarikçi görüşmesi yaptık o yağmurun altında.. sonra yemek, sonra kahve, sonra ev ve çalışmaya devam.. ama süpper geçti, pek mutlu pek umutluyum yeni sezondan... merak edenler buradan bakabilir.

Ah bir de söylemek istediklerimin hepsini söyleyebilsem canım arkadaşıma :)
neyse alıştıra alıştıra, yüreğine inebilir :)

günler hareketli ama bir o kadar da keyifli,çok şükür diyorum hep, bin şükür...

5 Ekim 2011 Çarşamba

aynı başlıkları kullanır oldum...


yok bi derdim aslında..
yetememek, yetişememek en büyük sorun...
dilimde hep çok çalışıyorum aman gece yarılarına kadar çalışıyorum, sonra bir bakıyorsun yaptıkların öyle büyük büyük şeyler gibi görünmüyor
kalıveriyorsun öyle !
büyük görünmesi için ya da büyük olması için daha ne yapmak gerek ben bilmiyorum. 

iyiyim
keyfim yerinde
doktorumun tavsiyelerini uyguluyorum
serbest bırak kendini dedi bana, bu kadar kontrol manyağı olma, alkol alıp aman sarhoş olmayayım diye durma, bırak ipleri, her şeyi sen yönetemezsin dedi...
sarhoş olmadım ama Lale ve Gül ile süper eğlenceli bir akşam geçirdik :) uzuunn zamandır böyle güldüğümü ve eğlendiğimi hatırlamıyorum, pek iyi geldi :) taksiciler çok komikti..


öyle arada klasörlerde kalmış fotoğrafları koyayım dedim
hepsini, her şeyi unutuyorum :(
Naz kuşum bayram kıyafetini giymiş poz veriyor, ben ne mi yapıyorum ? tabi ki çalışıyorum. Vip müşterilerimize bayram tebriği gönderiyorum, kendi mail adresimde öyle info'dan falan değil...


dedemin mevlütünden bir görüntü bu da..
çocukları çookk severim bilir herkes.. bunlar da bizim köyde mahalledeki çocuklar, onlar da beni sever, çünkü dikkate alır konuşurum dinlerim onları.. Ama bazen hepsi bir aradayken bana Seda abla ile başlayan bir şeyler anlatmaya başladıklarında imdaatt diyebiliyorum. Şu kalabalığın bana aynı anda laf anlatmaya çalıştığını hayal edebiliyor musunuz ? :) olsun gene de şikayetçi değilim :)

Bu da Şeker.. Akçay tatilimden Şekerimiz..Ben hayvanları çok severim ama bir türlü dokunamam, uzaktan severim yani, ısırmaz derler ya hani sinir olurum, biliyorum ısırmadığını ama olmuyo işte ürküyorum. veee şeker sayesinde bunu yendim. İnsanlık için küçük seda için büyük adım... Sevdim Şeker'i, o kaçsa da peşinden gittim, pek mayışık, hani ısırmak istese de üşenir :) ver ona yatsın..

gece hayatı bana göre değil.. ne bu be ? 1 gece çıktık burnum akıyor, millet nasıl dayanıyor pes... neyse ben pek uslu durmuyorum bil blog, sana her şeyi açık açık yazamıyorum..
Lale ayağını sakatladı geçen gün, spor salonunda... Çok korktum duyunca.. neyse şimdi iyi ama zormuş çok yaa.. kıymet bilmek lazım, şükretmek lazım atlaya zıplaya yürüyoruz. Daha iyi şimdi..
post, sen bitmeyeceksin galiba ?

olsun bitme, canım annem de olsun, Burcu'nun kınasından..genceciktir o, ruhu genç, hiç yorulmaz..
albüm gibi oldu biraz ama, olsun burada..

şimdi çıkayım, eve gideyim.. çok kilo aldım, düğünde giydiğim elbisemi aldığım mağazaya gittim pazartesi günü, denediğim 40 beden pantolon dar gelince koşarcasına çıktım mağazadan, kendi kendime rejime girmeye karar verdim. Birisi söylerse olmuyo, sinir oluyorum ve yapmıyorum diyet falan, aynaya bakınca kendimi zayıf görüyorum..neyse bakalım ne olacak ?

hadi son bi foto daha, sonra yayınla :)


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...