29 Mart 2011 Salı

çekim...

Cumartesi gününü unutmamam lazım..
ne yoğun ne yorucuydu ve bir o kadar da keyifli

hani bazı insanlar vardır geç buldum ama iyi ki buldum dersin, Ceyda da aynen öyle benim için... bu zamanda zor bulunan "iyi" insanlardan o..
cumartesi günü birlikteydik, daha hafta içinden bu çalışmayı planlıyorduk zaten..

sürpriz diyoruz şimdilik, az kaldı, süpper bir projeden haberdar edeceğim herkesi, benim bitmek bilmeyen koşturmalarımın nedenini :)


bu da en çok güldüğümüz anlardan bir tanesi :) ne olduğunu da sonra söyleyeceğim :)
canım arkadaşım, iyi ki tanımışım seni, nasıl yardım ettin bana bir bilsen...

25 Mart 2011 Cuma

hayırlı bir iş için...

size gelmek istiyoruz...

diye bir telefon dün.
arayan Engin'in babası, aranan babam...

Engin'le oturup son kez, her şeyi gözden geçirmemiz ve sorun olan her şeyi çözeceğimize dair karşılıklı söz vermemiz, en önemlisi iki medeni insan gibi saatlerce "konuşup" durmamızdan sonra bu telefon bekleniyordu zaten.

herkes giremezken ben giriyordum bloglara, şimdi sorun düzeldi ben giremiyorum :( bu arada işler acayip yoğun, yine süper bir projeden haberler vereceğim :) ne yazabiliyorum ne okuyabiliyorum, arada twitter'dan cikcikliyorum o kadar..

neyse çook güzel haberler vereceğim inşallah..

bir aksilik olmaz, Allah nasip kısmet ederse "11 Eylül Seda'nın düğünü" diye ajandanıza not düşün a dostlar :)

bunu da yazmadan duramayacağım, nazara inanmaya başladım, isteyen çirkef desin ama gözü olanın gözü çıksın...

18 Mart 2011 Cuma

ilk defa...

bir maçı izlemiyorum ben
neden bimiyorum bu kez öyle istedi canım, hatta gün içinde Mecidiyeköy'den geçtim sinir oldum, twitter'da stada gidiş sırasında yaşananları okudum canım sıkıldı..

o çok sevdiğim futbola sinir oldum..

aman benim de zaten son dönemde her şeye sinir olasım var..

şu anda maç oynanıyor, ben ofiste çalışıyorum. Altunizade'deyim bi de.. daha Büyükçekmece'ye gideceğim, çıksam iyi olacak.Arada baktım twitter'a 1-1'di durum, o da ayrı tatsız skor ya neyse..

yarın benim için önemli bir seminere katılacağım. Ertesi gün de başka bir işim var.. dolu geçecek haftasonu belli..

peki bu midemin ağrısı neden ? 2 kupa nescafe içtiğim için olabilir mi ? 
ya da bu yeni projenin başlangıcındaki kendi kendime yarattığım stress mi ?

bu arada yazmadan edemeyeceğim, Özlem adında bir blog arkadaşımdan (daha yeni yazıştık ama arkadaşım işte :)  ) bir e-mail aldım, gözlerim pörtledi okurken, hem çok sevindim hem çok şaşırdım, yazdıkları o kadar önemli ki benim için, verdiği tavsiyeler, uzman bakışı.. ayrı bir pencere açtı bana, bakalım ben o pencereden gireceğim, tek başıma mı 2 kişi mi göreceğiz...

hadi güzel bir haftasonu olsun...

* fotoğraf Mardin seyahatinden.. öylesine...

10 Mart 2011 Perşembe

kar var her yerde..

çok severim ben, kar yağsın, her yer bembeyaz olsun..

Kayseri'ye gittiğimde kar yağıyor diye çok sevinmiştim. bir de haftasonu kartepe kaçamağı planlıyorduk ama olmadı. neyse yağdı sonunda, hem de bu havada her gün görüşmem varken.. sürekli sokaklardaydım, olsun doydum kar'a. tek sorun akan makyajımdı, görüşmeye gittiğim şirkette üst kata patronun yanına çıkarken aynaya şöyle bir göz atmasam adam ne yapacakgtı acaba ? görüntü aynen şuydu : üst kirpiklerimin izi gözaltımda çıkmıştı çizgi çizgi. hemen sildim öyle çıktım ama gerçekten çok komikti görüntü..

iş güç çok şu sıralar. iyi ki de çok, gündüz kafam dağılıyor. 

çok üzülüyorum çok.. bi de biliyorum ki o da çok üzülüyor. yazık gerçekten ona, bana, ikimize.. buraya da böyle yazmak istemiyorum ama ben onu çok seviyorum. zaten artık bu bloga bu yaşadıklarımı yazmak istemiyorum. ne yaşıyorsak her şey burada. ama bi yandan bu hissettiklerim de kalsın istiyorum. neyse benim de ne istediğim belli değil.

ne tuhaf değil mi ? o da seviyor, ben de seviyorum. ama bir konuda fikir ayrılığına düştük diye böyle oluyoruz. hele de evlilik arifesinde tüm sorunlar dünyanın en büyük sorunları gibi görünüyormuş, çözülemeyecek gibi geliyormuş. çözemedik biz de, koptuk. aslında bu durum bize belki de mesaj, evlendikten sonra aynı ev içinde yaşarken çözemediğimizde ne olacak ?

amaann bıktık senin şu gelgitlerinden dedirtiyorum di mi ?
napiim seviyorum ben onu :( bi de sağlıklı düşünemiyorum sanırım.
ve bu kadar kolay bitmesini hazmedemiyorum. nasıl olsa bloglara girilemiyor, zaten uzun zaman önce bıraktı blogumu okumayı, görmez diye yazıyorum.

çok üzgünüm çooookkk, evlilik hayalleri kuruyordum ben
her şey olacağına varırmış, kısmetmiş..
öğrendim..

bi tatile ihtiyacım var galiba benim, böyle 2 günlüğüne bile olsa, kimsenin  yanımda olmadığı bi tatil..

kar diyodum ben, konu gene dönüp dolaşıp nereye geliyor. hafta sonundan sonra bahar geliyormuş, niye bilmiyorum ama istemiyorum ben bahar gelsin, yaz gelsin.. kalsın biraz daha böyle, hatta mümkünse kar olsun, örtsün her şeyin üstünü..

7 Mart 2011 Pazartesi

berbat...

durumumu anlatacak kelime tam da bu
"berbat"
berbat bir cumartesi akşamı
berbat bir pazar günü
berbat bir cilt, sabahlara kadar ağlamaktan kızarmış ve tahriş olmuş bir yüz
berbat bir hissiyat
berbat bir ayrılık

kısacası her şey berbat

sadece sağ elimde bir hafiflik...

kimse beni anlamıyor, insanlar çok bencil 
ve ben kötü bir insanım..
başka yorum yapamıyorum, tüm kötülük bende, onlar, herkes çok iyi ben kötüyüm..

kötülüklerim ve ben artık onlar etrafımda olmadan yaşayacağım

bir kez daha ama son kez "yeni bir ben"
gücüm yok artık tekrarına

hayırlısı...

5 Mart 2011 Cumartesi

pıııffffff

pek sıkıcı..
dilediğince yazamamak, okuyamamak..

ondan da öte iletişim kuramamak, gerek burada gerekse normalde..

ılımlı uyumlu bir insanımdır genelde, kinci de değilimdir, ooo neleri kimleri affetmişimdir bugüne kadar... ama bazı şeylere takıyorum işte, kitlenip kalıyorum orada, kendimi zorlasam da yumuşayamıyorum. doluya koyuyorum olmuyor, boşa koyuyorum olmuyor. onu düşün, zor durumda kalır bunu düşün açıklama yapmak zorunda kalır diyorum ama kendime bakıyorum, ben de bu durumu hazmedemiyorum diyorum..

buraya konunun ne olduğunu yazmak istemiyorum, bu güzelim günlüğümü o çirkin insanlardan bahsederek tatsızlaştırmak istemiyorum, ama bu konuyu da ömrüm boyunca unutmayacağım. hatta öyle ki hakkımı helal etmeyeceğim o 2 kişiye.. biri kadın biri erkek ! olan o ikisine..
gözümde artık aşağıdaki gibi şekilleniyorlar..


beni asıl üzen onların yaptığı çirkin davranışlar değil, en en en yakınımdakilerin beni anlamaması. benim ağzım iyi laf yapar, kendimi mantıklıca ifade edebilirim, e bu konuda da herşeyi açık ve net söylüyorum, bana söyledikleri her şeye bir soru soruyorum, yanıtsız kalıyor. bu sefer sana laf yetiştirmek mümkün değil oluyor. ikna edin beni o zaman ? o da yok.. tek yorum şu : "abartıyorsun"

kesinlikle katılmıyorum. hiç abartmıyorum. hatta bugüne kadar birileri bir şey yapar diye zaman tanıdım, o bile abartmadığımın kanıtı. hiç bu kadar kırıldığımı, hiç bu kadar hakarete uğradığımı hatırlamıyorum. gelip yüzüme söylenmiş bir hakaret yok, sorun da bu zaten.. ne yapıyorlarsa kapalı kapılar ardında.. kadın olanın ki karakter zafiyeti onu biliyorum da öbürünün yaptığını anlatacak kelime bulamıyorum...

kısacası beni bu kadar üzen bu konuyu buraya yazmadan edemedim. yazayım ki ileride bu yaşadığımızı hatırlayalım. 

ikisinden de nefret ediyorum, öyle böyle değil... ki ben, sevgi kelebeği ben o kadar nefret ediyorum ki, en yakınımdakilerin onlarla iletişimde olmasına tahammül edemiyorum.

ve seçin diyorum...
onlar mı ben mi ?

sonuçlarına katlanmaya hazırım...

2 Mart 2011 Çarşamba

Naz bücürü :)

Naz benim kuzenimin kızı, halamın kızının kızı yani
o kadar tatlı ki :) hoş bana göre bütün çocuklar tatlı :)

anneme geçmiş olsun demek için geldiklerinde çektim bu fotoğrafı, Selda'nın bana yaptığı sürprizle gelen içecek içilen şapkayı taktık Naz'a... bayıldı :) sırılsıklam oldu, bi de poz verdi... Seldacım, Naz gece boyunca böyle gezdi :)

henüz 3 yaşında, iletişimi çok güçlü bir çocuk, herkesle anında sohbet etmeye, oyun oynamaya başlıyor.

Bu arada Naz'ın çok komik maceraları var.. geçen sene Bihter'in annesine ne oldu dediğimizde dudaklarını yamultuyordu, finaldeki sahneleri izlemiş... 

Geçen gün, gündüz televizyon izliyormuş halam, Eyüp Sultan'ı gösteriyrlarmış Naz'dan yorum : "aa anane bak Hürrem'in evi" halam gülme krizini bastırarak orasının cami olduğunu, orada dua ettiğimizi anlatmış, havalar ısınsın, götüreyim mi kızım seni bir gün demiş, Naz gene cevap vermiş "gidelim, dua edelim, önce sağlık" kalmış öyle halam :)

bir gün de teyzesi parka mı öyle bir yere götürmüş, bu tuhaf bir şey istemiş, o an alınamayacak ya da yasak olan bir şey, çikolata falan herhalde tam hatırlamıyorum, alamam teyzecim, eve gidelim öyle demiş, bu yolun ortasında durmuş "mağdurum ben mağdurum ben" diye söylemeye başlamış, ben de ne demek olduğunu bilmiyordum :))

komik kız Naz, bi de güzel, kocaman kocaman gözleri var...

bu yazıyı da şansa yazıyorum, ne olacak bu blog bilmem...

1 Mart 2011 Salı

bloguma dokunma

bir önceki postuma bak bir de buna
okuması en keyifli blog derken düştüğümüz durum hiç okuyamamak yani erişim engeli..

ne diyeyim ki bu ülkede bu kararlar
seçim döneminde twitter'da yazmıştım, korkuyorum diye, hemcinsim birisi de onların derdi koltuk seni kim niye kısıtlasın demişti, al sana kısıtlama, sen de kısıtlandın, anlar inşallah bir gün...

facebook'umu da açtım, mecburen iş için açtım, sosyal medyanın en önemli noktalarından birisi, takip etmem gereken şeyler var.
orada açılmış bloguma dokunma gruplarına üye olun, sesinizi duyurun lütfen.
burası çok güzel, anılar kayıt aldın, paylaşımlar çok güzel, biz kime ne yaptık ki ? ne suçu işledik cezalandırılıyoruz ?

hiç tadım yok
ben şimdilik girebiliyorum ama yarın ne olacağı belli değil...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...