26 Eylül 2008 Cuma

yine yeniden

herşey en baştan
herşey sil baştan
konuşup anlatabilmek, dinleyebilmek kadar güzel birşey var mı ?
Keşke her zaman yapabilsek, hep ben konuşmasam...
işkence gibi geçen 2 hafta, kendini cezalandırırken aslında karşısındakini cezalandırma.
neyse geçti artık, yeni başlangıçlar, yeni kararlar, şimdi uygulama zamanı...
bayram, bayram gibi geçecek tatlı :)
tek üzüntüm biraz uzaklara gidecek ama biliyorum ki gelecek

profile yazdığım "özel hayatında şu sıralar iletişimsiz" cümlesini kaldırıyorum hemen

25 Eylül 2008 Perşembe

bugün...

"o"nun doğum günü
ne hayallerim vardı bugün için, ne sürprizlerim
hiçbirini yapamıyorum
canım yanıyor

uzun zaman sonra bu akşam ilk konuşma
o kadar karışık ki kafam, ne söyleyecektim neler söyleyecektim hiçbirini hatırlamıyorum
bu konuşmayı beklemiyor muydum günlerdir ?
evet
o halde ?

oooffffffffffffff
içim şişti

24 Eylül 2008 Çarşamba

terapi gibi...

başlayıp bir türlü bitiremediğim şeylerden biri "etamin"

Pınar'ın gidişinden sonra odamı toparlamaya devam ediyoruz annemle, çöp ev olacaz yakında çööpp diye söylenmelerini hesaba katmazsak iyi bir iş çıkardık

bir sürü Fenerbahçe dergisi, dekorasyon dergisi (ama ben onları atmak istemiyorum), yarım kalmış yüz temizleme sütleri, tonikler, tarihi geçmiş suni gözyaşı damlaları, ojeler heeppsinii attı annem

bi rahatladı bi rahatladı :)

o arada başlamış ve yarım bırakmış olduğum etamini buldum, al işte dedim oyalanacak bişey arıyordun

şu anda seccade yapıyorum, çok zevkli, dinlendirici,
bitsin derken ama bitmesin isterken yapıyorum işte
bir süre sonra siyah zeminde yeşil iple X yapmaktan herşeyi X görüyorum ama olsun.. gece siyahta çalışmak zor oluyor ama olsun, "o"nun için yaptığım hiçbirşey zor gelmiyor bana...

hediye ettiğimde eminim çok sevinecek, hatta şaşıracak benim yapmış olmama...



23 Eylül 2008 Salı

www.mustafa.com.tr

29 Ekim 2008
büyük bir merakla bekliyorum,
hele ki konunun Atatürk'le ilgili olması heyecanımı daha da arttırıyor.
yazılarına taptığım Can Dündar eminim harika bir iş çıkardı yine...
fragmanı defalarca izledim
sevgili Can Dündar'ın sitesinden film hakkında bilgi edinmeye çalıştım ve kargaları kovalama sahnesi için Langaza'ya (Yunanistan) gidip çekim yaptıklarını, bu sahnede oynayan çocuğun Yorgo isminde bir yunanlı olduğunu ve orada bulduklarını, afişin ortaya çıkış hikayesinin ne kadar tesadüf olduğunu, Cumhurbaşkanlığı ve Generkurmay Başkanlığı arşivleri kapılarının ilk kez bir proje için açıldığını ve oradan ilk defa göreceğimiz duyacağımız şeylerin olduğunu ve daha bir sürü şeyi öğrendim
içim titredi şimdiden...
kısmet olursa ilk izleyen, izlettirenlerden biri olacağım kesin
o komik bile diyemeyeceğim, bana göre saçma salak, gişe rekoru kıran filmlerden sonra bu filmin o da rekor mu dedirtmesini bekliyorum açıkçası

ps. goran bregoviç'in hüzünlü balkan notalarına ve tablonun içinden çıkıp gelen çocuk görüntüsüne de bayıldım ayrıca...

beklemedeyim...

22 Eylül 2008 Pazartesi

kısa mesaj

az önce telefona gelen kısacık bir mesaj

"sen ilk mesajı attığında seni düşünüyordum"

ofisin ortasında hüngür hüngür ağlatır mı insanı ?

amaaaa


gerçeğe dönünce yine hüzün,
kaldığı yerden devam...
eve dönüş yolunda yine üşüme
çok üşüme hemde
"O"ndan başka hiç kimsenin ısıtamayacağı, geçiremeyeceği bir üşüme
gelsin artık çok özledim

sıcacık dostluklar



ne güzel geçiyor haftasonları, nasıl oyalayıcı

hele de dostum diye üzerine basa basa söylediğim insanlar yanımdaysa

bir de mis kokulu kahve varsa sohbetin yanında, hiç bitmesin istedim o dakikalar


Çok teşekkürler Lalecim, dinlediğin için, benimle birlikte üzüldüğün, güldüğün için...

19 Eylül 2008 Cuma

benim pastam


can sıkıntısı insana neler yaptırıyormuş...

takip ettiğim bloglardan özenerek şeker hamurlu pasta yaptım (annemin yardımını inkar etmek haksızlık olur)
hayatımda ilk defa elime mikser, spatula, kalıp gibi malzemeleri almış olmama rağmen çıkan sonuç işte böyleydi


itiraf etmeliyim bende çok şaşırdım :) muhteşem bir aşçı olan annem ve yine yeteneğini annemden aldığına inandığım Pınarım bu konularda çok başarılıdır.
ben sadece yer(d)im, gece yarısı "yaaa ama koktu" diye Pınarıma çook kek yaptırmışlığım vardır, ama artık durum değişti, belki de mecbur kaldık bu değişime :( tam 95 gündür kendi evinde eşine yapıyor kekleri börekleri..
gelelim yorumlara...
Pınarcan, orası yamuk, burası boyalı dediyse de içten içe beğendiğini adım gibi biliyorum :)
Eniştem, gözlerine inanamadı
Ömür, yapım aşamasındaki fotoğraflara bakıp tırnak uzunluğundan eli teşhis ederek benim yaptığıma emin oldu ve tebrik etti
Onur reis çok romantik bir pasta olmuş ama tadına bakmadan olmaz dedi
Canım babacım çok güldürdü bizi yaptığımız akşam, birazcık tatlı canavarı olduğu için "hadi kesin yiyelim" dedi 1 gün sabretmesini söyledik, sabretti ama "baba üzerindeki kaplama şeker hamuru yoğun gelebilir tadı üstelik gıda boyası var yemesen daha iyi" dedim, 5 dakika sonra odaya geldiğimde tabağında kırıntı, krema, şeker hamuru hiçbirşey yoktu :) demekki o da çok beğendi
Vedacım yapamayacağımı iddia ettikten ve yaptığımı gösteren e-mailden sonra hiç ses çıkarmadı :)
kısacası gören ve yiyen herkes tarafından çok beğenildi, bende çok mutlu oldum
şimdi sırada yeni doğum yapmış canım arkadaşım Elif'in ve minik oğlu Egemizin bebek kurabiyeleri var, bakalım başarabilecek miyim ?

şu sıralar

güzel şeyler yazmak istiyorum ama ııh :(
hep düşünüyorum düşünüyorum düşünüyorum, ne içinden çıkabiliyorum ne karar verebiliyorum,
kararsız ya da iki arada kalmış insanlara çok kızardım önceden
nasıl yani ne demek, duygusal olarak düşünürsem öyle mantıklı düşünürsem böyle diyenlere sinir olurdum
başıma geldi

şimdi bir karar vermeliyim..
tamam mı ? devam mı ?

18 Eylül 2008 Perşembe

İşte geldim...

Bu kadar tembellik yeter dedim kendi kendime, hep arkadaşlarının dostlarının bloglarını okuyorsun, bayılıyorsun, sıcacık bir ortam diyorsun, hadi ama…

Sevgili Tuğba’nın da şiddetle tavsiye ediyorum demesiyle kendimi burada buldum..

Anlatacak çok şey var, işleri toparliiim geliyorum :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...