13 Ağustos 2017 Pazar

bir bezi bırakma hikayesi :)

bizde hikayeler bitmiyor :)

emzirme bitti, sıra bezde dedik...

Derin 3 yaşına girecek, bezini gören park teyzeleri cıkcıklasa da ben umursamadım. Hep dedim "o ne zaman hazır olursa" bu kural her şey için geçerli...

Haziran ayının başıydı, yani derin 33 aylıkken. Sitenin havuzu doldu. Dedim ki bak Derin bezi olan çocuklar artık giremeyecekmiş havuza, sen zaten kocaman oldun, bak harika bir oturağın var (geçen sene aldık ve denemiştik, maalesef hazır değildi başaramadı) buna yapalım ne dersin dedim. Bir heves tamaamm dedi. Havuz faktörü ikna olmasında çok etkiliydi. Bu oturaktan çok memnunum, fisher price markası, ebebek'ten almıştık, şu anda 140 tl. çiş ya da kaka yapınca müzik çalıyor. 


Tabi böyle şıp diye olmadı :) sürekli anlattım, bizi örnek gösterdim, artık o kadar çok konuştum ki engin'e fenalık geldi, yeter seda ben sıkıldım, çocuk baydı senden dedi :) günde kaç posta oluyor acaba bu konuşma dedi..

alıştırma külodu falan kullanmadık çünkü derin ay olarak büyük, anlattığımız her şeyi anlıyor. başta annem, anneannem ne söylendiler :) derin 1,5 yaş civarındayken kakası geldiğinde tuvaletin kapısına gidip ııhh deyip kapıyı açmaya çalışıyordu. Ben tabi canım Zekai beyime sormadan hiçbir şey yapmadım. Daha erken dedi Zekai bey. peki dedim hemen. bunu da benim tembelliğime yoranlar oldu, hiiçç umrumda olmadı tabi :)

Önce bir maşallahınızı alırız. okuduysanız mecbur dediniz zaten. hiç yatak, nevresim yıkamadım :) ilk gün gündüz kaçırdı tabi, halıları kaldırmıştık zaten. olsun dedik kaza oldu ama bir dahakine yere yapma sakın, bak burada oturağın var.. az mahçup olsa da duygusal böcük, baktı ben hiç önemsemiyorum, gülüyorum, rahatladı. kıyamam, gözümün içine bakıyor :)

bu arada Derin sabah bezi kuru uyanmaya başlamıştı. Bizim için en önemli işaret buydu zaten. Bir de Nisan ayında Zekai beye gittiğimizde hıım bez var mı hala dedi. O kadar ama, başka bir şey demedi :) ben de havalar azıcık ısınsın hemen bırakacak Derin, Zekai dedesi dedim, tamam dedi.


sadece 1 gün sürdü eğitim. ertesi gün çişim geldi dediğinde birlikte odanın ortasında duran oturağa gittik, yaptı. Zekai bey oturak tuvalette dursun demişti, istemedi derin. Tuvalet için bir aparat aldık, ona da yapıyor. Ama odada duran oturak kolayına geliyor, oyuna hemen dönüyor. Çoğunlukla kakayı tuvalete yapmak istiyor. 

Bizde bu süreç aslında ilk kakayı söylemesiyle başladı. Yani biz bu eğitime başladığımızda zaten kakasını tuvalete yapıyordu. Çişi söylemiyordu.

rüşvet teklif ettik mi, ödül verdik mi ? hayır. Ama parka gitmeyi çok seviyor, zaten gideceğimiz parka hadi çişini yap öyle gidelim dedik, koşa koşa gidip yaptı :) bir de yakın çevremize dedik ki bakıınn derin bezi bıraktı, kocaman oldu, artık çişini tuvalete yapıyor. ooo tebrikler, bravolar, alkışlar... bunlar derin'i motive etti. özgür bolat'a selam olsun, ödülle cezalandırmadık :)

Çocuk külot seçimi ne zormuş arkadaş. aman dikişleri çok kalın olmasın, mutlaka % 100 pamuk olsun, annem bin tembihliyor ağ kısmında dikiş olmasın... 

şimdi kendi yapıyor her şeyini :) külodunu giyip çıkarıyor, gidip tuvalete çişini yapıp geliyor, benim haberim yok :)

bu sıcaklarda pişecekti evladım :) şimdi o da ben de çookk mutluyuz :)

Oturup tavsiye verecek değilim, alt tarafı 36 aylık anayım. Ama nolur zorlamayın çocuklarınızı. Biri sizi istemediğiniz, hazır olmadığınız bir şeye zorlasa ne hissederdiniz ? Al işte, 2 günde bitti. Hazırdı çocuk, oldu bitti.. Tamam ben de kitap okuyorum, uzmanlar ne derse dinliyorum, geçen sene 2 yaşındayken okudum kitap, ona da okuttum, nooldu ? kitapta tavşan oturağına yapıyordu çişini, derin de gitti başta tavşanı olmak üzere tüm oyuncaklarını çiş yapması için oturttu. Ama kendi oturmadı..

kısacası hazır değilmiş :)

çocuğu hazır olan tüümm annelere bu süreçte kolay gelsin
:)

20 Ocak 2017 Cuma

bir emzirmeyi bırakma hikayesi -2

31 Aralık geçti.. yani benim kesin bırakıyorum dediğim tarih.

Ben hala Derin'e anlatıyorum. Kesinlikle dinlemek istemiyor. Hatta daha da çok saldırdı, kaçırıyorum memeyi sandı daha da sık emdi. 

Bir gün annemlerde otururken yine Derin'in yemek yemeyi reddettiği bir zamanda babam dedi ki "kızım ne zaman bırakacaksın şu emzirmeyi" kızkardeşim güldü, "Seda emzirmeyi falan bırakmaz baba boşuna bekleme, kolayına geliyor bu durum" dedi. Tepem attı döndüm babama dedim ki "baba, evde denesem ağlayacak Engin dayanamayacak emzir seda diyecek, burada denesem gece ağlayacak, Pınar işe gidiyorum, uyuyacağım, ağlatmayın şunu, zamanında bıraksaydın" diyecek. Söyler misin sence ben ne yapmalıyım dedim. Babam da ortaya "bu iş bitene kadar kimse sesini çıkarmayacak, herkes ağlamaya, zırlamaya katlanacak" dedi, aslan babam :)

Biz bazen annemlerde kalıyoruz :) evimiz yakın arabayla 10 dk ama o evden vazgeçemiyoruz :) 1 kişi gittin 3 kişi döndün diyorlar :))) hele şimdi kar kıyamet birlikteyiz işte ne güzel.

Bu arada Aralık ayında el bileğim ve parmağım ağrıyodu, doktora gittim, röntgen çekelim dedi, bebeğim var emziriyorum çekebilir miyiz dedim, kaç aylık dedi 28 dedim, önce şöyle bir baktı :) çekebiliriz ama konudan bağımsız bence artık emzirmeye bir son verin dedi. heh dedim başladık. Bir hekim değil baba olarak söylüyorum, benim kızımda da aynı şey oldu, bağımlılık olmuştu, eşim basit bir yöntemle kesti dedi. Ay dedim travma yaratmayan her yönteme razıyım. Vicks sürdü dedi, memeye yani emdiği yere değil etrafına sürdü dedi. Kızım da kokudan iğrendi ve kendi bıraktı dedi. Süpermiş dedim mutlaka deneyeceğim.

Babamın konuşmasından sonra yani ertesi gün 5 Ocak Perşembe günü, annem dedi ki ben eczaneye gidiyorum vicks almaya. peki dedim, Derin öğlen uykusunu uyuyordu o sırada, kalkınca emecek, hemen sürelim. Derin uyandı, ben hemen başka odaya gidip sürdüm. Artık öyle koktum ki gözlerim yaşardı. Geldim içeriye, Derin atladı hemen kucağıma, bildiğin chok chok emdi, annem karşımda oturuyor, dedi ki bana kadar geldi koku, ben desen kokudan duramıyorum, nefesim açıldı. Derin'in hiiiçç umrunda değil. Biz yıkıldık. Hatta sonra gitmiş kavanozu bulmuş, anneme getirdi, "anane baksana mis gibi kokuyo miiss" dedi, kahkahalarla güldük.

Sonra düşünmeye başladık, neyi sevmiyo, ne sürebiliriz ? Aklıma geldi, bir gün pazarda turşu reyonunun önünden geçerken öğürdü, sarımsak kokusunu sevmiyor. hatta 2. kez geçtiğimizde gene öğürmüştü. Sonuçta acı biber değil, salça değil, siyah göz kalemi değil, sabır taşı değil, yara bantı değil. Gıda.. Hatta yese yemeklerin içinde olacak gıda, rengi de yok. evet biraz acı ama biber kadar acı değil, ağzını dudaklarını kavurmayacak. 

Tekrar ediyorum, bunları yapanları ASLA eleştirmiyorum. Her anne evladı için en iyisini bilir. Ben biraz buldumcuk bir anne olabilirim. Ağlatmak istemiyorum. Travma yaşasın istemiyorum. Ağlar ağlar alışır fikri bana göre değil. Varsın benim anam ağlasın ama Derin ağlamasın, bu benim doğrum :)

Sarımsak sürelim ! Hadi hemen dedi annem.

Tabi bu sırada Derin kucağımda emmeye başlamıştı bile, hemen görmediği diğerine sürdü annem kestiği sarımsağı. Bi onu bi bunu emdiği için sürülene geçtiğinde ayy acı anne dedi, peki öbürünü al o zaman dedim. Emdi bitti. Kalktı dedeyle hamur oynamaya devam etti. saat 18:00 civarıydı.

Emdiği süt onu doyurmuyor. Dile kolay 29 aylık artık, bebekken doyuyordu. Bu arada hem doktoru Zekai bey hem de Beylikdüzü Acıbadem'deki doktoru Derin'in kilo, boy, baş çevresi gelişiminin gayet normal olduğunu söylüyorlar. Ne kan ilacı ne demir ilacı kullanmadık. Gerek görmedi doktorlar. Ben ısrarla kan tahlili yapalım desem de istemediler. Hatta çocuk gastrenoloğuna gittik, arkadaşım Gözde'nin tavsiyesiyle Atakent Acıbadem Vildan Ertekin'e. İlk muayene çok güzel geçti, bir sorun yok çocuğunuzda dedi. Hatta önceden yemek yerken olan görüntülerini izlettik inanamadı. Başka bir yazıda bahsedeyim bu konudan. Bir tek o idrar ve kan tahlili istedi. Ezirmeyi bırakalım öyle yapalım tahlilleri 2. muayeneye gidelim dedik.

15 dk sonra gene geldi çaktırmadan ikisine birden sürdü annem,  çok acıı dedi ağlayacak gibi oldu, aa su iç geçsin dedik, içti, sustu, gitti.

Derin makarna ve pilavı çok seviyor. Anneannesi makarna yaptı. Al ye bak ağzının acısı geçsin dedik. Koca bir tabak yedi. Hatta buradaki bakışına çok güldük, onun adına seslendirdik. "Meme yok kaldım buna, yiyeyim bari, annem bi de gülüyo" :))

Bugün teyzemin doğum günüymüş, son dakikada hadi pasta alıp gidelim dedik, hem derin de biraz oyalanmış olur. Annemlere yakın zaten atladık gittik. Oradayken 20:30 gibi yine istedi. Annemle birbirimize baktık, teyzeme döndü çabuk sarımsak dedi. Derin'e hadi sen teyzenin odasına git ben de geliyorum dedim, koridorda sürdük çabuk çabuk, teyzem ve ananem bize bakıyor napıyorsunuz diye :)) Denedi, ayy gene acı anne dedi, suratını ekşitti, kalktı gitti. O kadar, ben şok. Enişteee pamuk (köpek) needee, hadi yanına gideyim dedi, götürün valla dedim, giyindiler sıkı sıkı, bahçedeki köpeğe bakmaya gittiler.

Sonra eve geldik, gene acıktı, bu kez üstüme tırmanmasından anladık, 1 dk ellerimi yıkayıp geliyorum dedim, doğru mutfağa, ikisine birden sürdük, geldim. Direkt emdi, a anne acı meme acıı dedi, öbürüne bak o zaman dedim, ayy bu da acıı dedi. Kapattık gitti. Dedee hadi saklambaç dedi... saat 22:00 gibiydi

Bu arada nasıl kokuyorum var yaaa, hiç sevmem ben sarımsağı. Mantı'da bile yemem. Nasıl iğrendim kendimden belli değil. Ya ev ? Pınar işten geldiğinde, ev işkembe çorbası lokantası gibi kokuyor, Allah aşkına havalandırın dedi, ki 5 dk önce kapatmıştık pencereleri :))) Ayaklı bir sarımsak ağacı geziyor evde, ne yapsak boş.

Saat 22:30 falan oldu, anne meme dedi, açtım, buram buram koku gitti, "acı anne acı kapat" dedi, denemedi bile.

Sarımsak çabuk kuruyan bir şey. Ezdik, sıkı kapaklı küçük bir kaba koyduk. üstüne 1 damla su damlatarak karıştırıp elimle sürdüm. 

Unutmadan, Derin yemek istemediği bir şeye acı diyor. Tamam sarımsak da tatlı bir sebze değil, bahanemi hafifletmeye çalışmıyorum ama, öyle kavurucu bir acısı yok :)

Saat 23:00 oldu ve nasıl uykusu geldi anlatamam. Annem kafasını yastığa koysa uyuyacak diyor. ipad istedi, çizgi film istedi, annemle oturup izlediler. 

Yanıma geldi, anne meme neede dedi, burada Derincim ama meme acı ister misin dedim, yok istemem kapat dedi, açmamıştım bile.

Saat 23:55'te uyudu. Evet ağlayarak. Ben de içime ağlayarak. Çocuk emmeden nasıl uyunur bilmiyor. Ve beni cezalandırarak, ananee diye ağlayarak uyudu. Kucağıma alıyorum anneme gidiyor. Annem ayakta evi dolaşarak, kucağında derin'i sallayarak uyuttu. o anı yazarken burnumun direği sızlıyor yahu.  

Normalde gece 1 kere uyanır, anne meme verer misin der, emer ve uyumaya devam ederdi. 

Gece hiç uyanmadı. Sabah 6:00'da ise uyandı :))) Derin en erken 9:00'da uyanan bir çocuk. Bir maşallahınızı alırız. Napalım dedik, kalkacağız. Kalktık 6:00'da hepimiz.

6 Ocak cuma.. Milat bizim için. Sabahtan itibaren sadece 1 kere anne meme versene dedi. Hiç beklemediğim bir andı. Çaresiz anneme baktım, sürmedim, isterse müdahale et dedim, koştu yanıma, Pınar da geldi. Derincim vereyim ama meme acı, yarın doktora gidelim dedim. Açtım, koktu kapat anne kapat dedi gitti. Nasıl koktuysam artık sürmediğim halde üstüme sinmiş kokudan rahatsız oldu çocuk.

Akşam oldu, anne memeye bakabilir miyim dedi. Bakabilirsin annecim dedim, bak meme burada. Ama acı, istersen biraz krem sür dedim, koşa koşa krem aldı geldi, sürdü (çok seviyo her yere krem sürmeyi). Hatta daha önce farketmediği minnacık bir kırmızı lekeyi gördü, aa bak uf olmuş, dur oraya süreyim dedi, sürdü, öpebilirsin istersen dedim, öptü, bana baktı gülümsedi, yutkundum, doldum ama ağlamadım. şu anda ağlasam da o an ağlamadım, hisseder diye çok korktum.

Pınar hemen aaa burada Niloya puzzle varmıışş, hadii yapalım, kim bana yardım eder dedi, en gür sesiyle. Been, hadi teyzoş yapalıımm diye zıpladı Derin. Annem baktı bana, bitti işte dedi.

O oldu.

Derin bir daha meme demedi.

Ama gece 3:00'te uyandı. Katılarak ağladı, çığlık atarak. Bir dedenin kucağında bir anneannenin. Asla bende değil. Beni nasıl cezalandırıyor belli değil. 1-1,5 saat uyanık kaldı, sonra sızdı. Gene annemin kucağında.

Bu arada baba ortada yok :) Çünkü kıyamıyor kızına. O evde kaldı, zaten kar nedeniyle gelemedi o ayrı da. O hiç hazır değildi ağlamasına, ver derdi kesin. Onun asıl desteği banaydı, sağolsun.

Ben nasıldım ? Bildiğin hem ruhen hem bedenen acı çektim. Davul gibi şişti, doğum doktorum İlknur hanım hemen bir ilaç önerdi, onu kullandım, 1 günde etki etti ve rahatladım.

bu yazıyı teşekkür etmeden bitirmesem olmaz. 
Başta kocam, desteğin olmasa başaramazdım. Canım annem, sen olmasan asla yapamazdım asla, derin iyi ki seni bu kadar çok seviyor. Babam, sen şahane bir babaydın, şimdi muhteşem bir dedesin. Bitanecik teyzoş, doğursan bu kadar severdin, ağlama seslerine katlandığın, uykusuzluğu sorun etmediğin için bin teşekkür.

Ya benim whatsapp gruplarım, canım annelerim. Esram. her saat her dakika yazdıklarıma yanıt verdi. Allah bin kere razı olsun hepinizden.


Bizim hikayemiz de böyle. Derin'in iyiliği için dedik yaptık. Evet iştahı biraz daha açıldı ama hala yediği şeyler kısıtlı. İnşallah o da zamanla daha iyi olacak.

Tüüümm annelere başarılar diliyorum bu yolda.

17 Ocak 2017 Salı

bir emzirmeyi bırakma hikayesi -1

Bence çok uzun olacak, o yüzden 1-2 parça şeklinde yazacağım:)

Baştan anlaşalım mı ?
Çok emziren anne çok iyi anne olmadığı gibi az emziren ya da emzirmeyen anne de kötü anne değildir.

Bu bir tercihtir, bazı bebek istemez bazı da anne. Kimse karışamaz, eleştiremez.

Bu bir aman da şöyle emzirdim aman da böyle emzirdim diye kendini övme yazısı değildir. 

Tamamen deneyimimi paylaşma yazısıdır. Emmeyi çok seven Derin'in, bırakma macerasıdır.

Derin 29 Ağustos 2014'te doğdu. 23:45'de. Kucağıma verdikleri andan itibaren 5 Ocak 2017 saat 17:00'ye kadar emzirdim. Tam 29 ay. Bazılarına göre uzun, bana göre Derin böyle istedi süresidir.


Derin hiç mama yemedi (marifet diye yazmıyorum) Besin alerjisi çıktı, gece yatarken destek diye verdiğimiz mama ağzını burnunu kıpkırmızı yaptı. Arkadaşımın kızından biliyordum, inek sütü alerjisi. Doktoruna sorduk, götürdük evet alerji dedi. Kaldık sadece anne sütüne. Birkaç ay sonra ek gıdaya geçecektik zaten, sorun etmedik, kilosu, boyu, gelişimi normaldi, sütüm yetiyordu yani. Bu arada Derin sağdığım ve dondurucuya attığım sonradan çözülmüş sütümü içmedi. A elbette keçi sütlü mama vardı, golden goat. Tadını, kokusunu anlatamam, çok haklıydı çocuk onun içememekte. 

Ek gıdaya geçtik, 6 ayı bitmek üzereydi. O kadar sancılıydı ki, hiçbir şey yemedi. Ne meyve, ne sebze.. 1 çay kaşığı yeter dediler, yarım çay kaşığı bile yemedi. Ağzını kapatarak ağlıyordu ki birşey tıkmayayım. O ağladı ben ağladım, pes ettim, yemezsen yeme diye, cok cok emdi hep.. Sonra yavaş yavaş yemeye başladı. Hatta 8 aylıkken kemiğinden tutup pirzola, bamya yemeği ve ıspanaklı omlet yiyen bir bebekti. Evet tabak tabak yemedi ama az da olsa yiyordu. Sonra yememeye başladı. Neredeyse 1 yıldır derin makarna, pilav, patates kızartması ve meme ile beslenen bir bebek. 

İşte tam da burada eleştiriler başladı. Profesörlere taş çıkartan park teyzeleri, akrabalarım, inanılır gibi değil ama annem ve kızkardeşim 1 yaşından sonra bir yararı yok, kes şu emzirmeyi diye mahalle baskısı yapmaya başladılar.

Elbette dinlemedim, Derin emmeyi seviyordu ve bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ben daha o karnımdayken karar vermiştim, istemediği hiçbir şeyi yapmayacağım. Sezeryanla doğum yapmama rağmen doğumu Derin başlattı. 

Öyle böyle 1 seneyi daha geçirdim, Derin geldi 2 yaşına :) 

Çook sevdiğimiz doktoru Zekai bey, evet anne sütü hala yararlı ama Derin'in hiç yemek yememesi sizi rahatsız ediyor, mutsuz ediyor. Bir de artık yemek yese iyi olur dedi. Yani bırakın emzirmeyi dedi :)

Doktordan çıktık annemde bir bayram havası :))) Allahım taktı kadın, illa tabaktan yemek yiyecek çocuk.

Engin'le konuştum. Nasıl istiyorsan öyle yap ama Derin'i üzmeden yap dedi. Çok yardımcı oldun kocacım. 

Emzirme benim için çok ulvi duygular içeren bir durum olmadı. Yani hani anlatırlar ya ilk emme müthişti, aman şöyle şahaneydi falan. Ben hissetmedim hiç, zaten narkoz etkisiyle ilk emzirmeyi hatırlamıyorum bile. Sadece onu beslemek çok güzel bir duyguydu. İnanılmaz bir sakinleştiriciydi. Korktu mu üzüldü mü memeyle hepsi geçiyordu. Böyle bir liman olmak elbette çok güzeldi.

Derin artık anlayacak yaştaydı. İletişimimiz süperdi. Anlatmayı denedim. Hatta Adem Güneş'in tavsiyesiyle azaltmayı. Bu arada çalışmıyorum, evdeyim. Yani derin gün içinde ne zaman isterse, aklına geldikçe emiyordu. Di'li geçmiş zamanla anlatmak ne enteresanmış :)

Anlattım. Sen artık büyüdün, baksana dişlerin var, oo çok güçlüsün, yemek yiyebilirsin, emmeye gerek yok dedim. Ben böyle dedikçe daha sıkı sarıldı memeye, daha çok emdi. Hep anlattım, anladığına da eminim. 1 tabak makarna yedi, alkış kıyamet (evet yanlış ama napabilirim) pazularını tuttuk oo çok güçlenmiş, karnına dokunduk oo karnın doymuş. Bizde işe yaradı, yemesi arttı. Ama çeşit artmadı. Hala makarna, pilav, kuru ekmek..

Bir gün hani böyle kafanda tııınn diye bir şey atar ya, delirirsin, dedim ki 31 aralık son Derin. O güne kadar istediğin kadar emebilirsin, sonrasında travma falan dinlemicem. Annem ve kızkardeşim de yanımdaydı. Tamam biz destekliyoruz bu kararını dediler. işin açıkçası dünden hazırlar :))

Travma olmasın. Hep bunu düşündüm, okudum, araştırdım, bir sürü bırakma hikayesi okudum. Ağlamasın istedim. Üzülmesin. 29 aydır çok sevdiği bir şeyden üzülerek kopmasın. Neler neler duydum. Tekrar edeyim, yapanları eleştirmiyorum, mecbur kalmıştır yapmıştır, iğrendiren, ağlatan, acı yediren kimseye bir şey dediğim yok. Her anne çocuğu için en iyisini yapar. Bencillik diye bir duygunun işlemedi tek şey evlatmış. Uykuyu çok seven ben, 8 saat uyku yetmeyen ben, eski yazılarımda görürsünüz, uykuu diye ölen ben, Derin doğduğundan beri deliksiz uyku uyumadım. Şikayetçi miyim ? Aslaaa.. Ne için uyandım? bebeğimi beslemek için.. seve seve uyandım, hiiç 1 gün bile şikayet etmedim. 


Devamı sonraki yazıda :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...