28 Mayıs 2009 Perşembe

sükûnet

kötüyüm son zamanlarda
burayı da karamsar karamsar yazılarla doldurmak istemiyorum
o yüzden büyük sözü dinleyip biraz sükûnet diyorum

nerdesin, nasılsın diye mail atanlara "iyi olacağım" diyorum
inşallah...

ne beklerken neler oldu..
sinirden dişlerimi sıkıyorum bazen, hırslanıyorum, kızıyorum, deliriyorum..
ama biliyorum hepsi geçecek
sonu iyi olacak ya da kötü olacak bilmiyorum ama geçecek


iyilikler içeri, kötülükler dışarı...

24 Mayıs 2009 Pazar

korkularla başbaşa...

aynen böyle...

20 Mayıs 2009 Çarşamba

ne denir ki buna

hani dedim ya burada cep telefonumdaki fotoğrafı değiştirdim diye
dün tam müşteri var anlatıp duruyorum bu pırlantanın taş kalitesi şu, sertifikası bağımsız bir kuruluş tarafından veriliyor, labaratuvar orası derken gözüm masamdaki telefonuma takıldı,
hani uzun zaman hiçbir tuşuna basmayınca kararır ya ekran, bi baktım klasör içinde olan ve bugüne kadar hiç wallpaper yapmadığım bir fotoğraf ekranda...
siyah beyaz..
geçen yaz leonardo'da çekilmiş bir fotoğraf...
zınk diye sustum birden
müşteriler de şaşırdı, baktılar suratıma bir müddet
toparladım sonra, bastım bir tuşa o hava kabarcıkları yaptığım wallpaper geldi ekrana yeniden, devam ettim konuşmama..
benim müşterilerle bi zamandan sonra çok samimi olma durumum var
ama bu benim elimde değil, karşılıklı gelişiyo, çok dürüst davranıyorum herhalde ondan, neyse...
laf lafı açtı bu müşterilerimden bey olanın da tribünden olduğu ortaya çıktı, hemde yıllarca aynı bloktaymışız maçlarda...

ben ne kadar istemesem de söz döndü dolaştı fenere, tribüne geldi....


19 Mayıs 2009 Salı

ne yapsam ?

bilemedim
patladım sıkıntıdan
çalışıyorum bugün
daha doğrusu sabah çalıştım
şimdi işim yok....

hani daha önce demiştim uzun uzun yol gidesim var birisi de, hee kesin gidersin demişti, salak...
oofff
gitsem ya şimdi
gidebilsem

18 Mayıs 2009 Pazartesi

yavaş yavaş...

önce buradaki fotoğraftan başladım...

sonra boynumdaki harf kolye...

sonra cep telefonumdaki fotoğraf...

sabır istiyorum sadece...

15 Mayıs 2009 Cuma

14 mayıs 2009 perşembe


ömrüm boyunca hiç unutmayacağım bir gün....
aslında hiç ama hiç hatırlamak istemeyeceğim...
ama unutamayacağım....

bunu da yaşamak varmış
her şer'de bir hayır varmış

14 Mayıs 2009 Perşembe

midem bulanıyo

çok hemde....

:(

13 Mayıs 2009 Çarşamba

papatyadan taç istiyorum ben...




çocukken yapardık
yine istiyorum
Burak'tan istedim yapmadı
sevgilin yapsın dedi
yapmaz ki o da
:(



taç istiyorum ama ben :(


11 Mayıs 2009 Pazartesi

annem...

özverili
düşünceli
fedakar bir kadın benim annem...

sıcacık
içtem
samimi
duygusal bir kadın benim annem...

yoktan var eden
yokluğu hissettirmeyen
mücadele eden bir kadın benim annem....

çok seven
sınırsız seven
herkesi seven
herkese sevdiren bir kadın benim annem...

en yakın arkadaşım
sırdaşım
dostum olan bir kadın benim annem...

babama aşık
Pınar'a aşık
bana aşık bir kadın benim annem...

sabaha kadar yazarım bitmez, yetmez..
Beni tanıyanlar bilir, deli gibi bağlıyımdır anneme, azıcık sesi titrese uykularım kaçar, gerekirse babama da sesimi yükseltirim anneanneme de... ufacık bir konu yüzünden, bize hissettirmemeye çalıştığı o üzüntüsüne sebep olan anneannemle telefonda tartışmama ve anneannemin annemden özür dilemesine kadar uzatırım olayı..
hiç kıyamam ona, hayatımın odak noktasındadır hep
babam telefonu açarsa ilk sözüm annem yok mu olur, bozulur mu bilmem, ama bilir babam onu da çok sevdiğimi, yine bilir ki annemi biraz daha fazla sevdiğimi

benim babam uzun yıllar yurtdışına çalıştı, uzun yol otobüs şoförüydü, 4 gün dışarıda 1 gün evde olurdu ya da 3 gün yok 4. gün sabaha karşı gelir bizi uyandırır birlikte kahvaltı ederiz, biz okula, o uyumaya, akşam okuldan geliriz babam yine yollara düşmüş...

Biraz babaya hasret geçti o dönem, işte o dönem anneye çok bağlandığım dönem oldu, hem anne hem baba, annemde öyle otorite, disiplin, sert kurallar, yasaklar hiç olmadı.. Ama iki kızı da hiç sapıtmadı.. Mesela babam değişik bir sürü sigara getirirdi, o zamanlar sigara içerdi annem, tüm arkadaşlarım sigara içerken, evde bir sürü sigara çeşidi varken, ne ben ne de kardeşim bir gün merak edip bir tek sigara bile içmedik. Bir gün yalan söylemedik. Gece yarısı eve gelmedik. Onu hiç utandırmadık, tedirgin etmedik, endişelendirmedik..

Dedim ya çok fedakardır benim annem. Babamın kazancı belli. Giderken anneme harçlık bırakıyor. İki tane çocuk var okula giden. Bazen grup götürürlerdi babamlar. Mesela folklör ekibi festivallere katılırdı. Ülke ülke gezerlerdi. Kaç defa babam anneme sende gel demiştir. Babamın Avrupa'da gitmediği ülke kalmamış mesela.. Annem gitmemiş, annesine bile emanet edememiş bizi. Yine böyle babamın uzun süreli tura gittiği bir dönem. Anneme bıraktığı harçlıkla idare edeceğiz o gelene kadar. Tahminden uzun sürüyor yolculuk. Aksilik ya tüp bitiyor. Hani o zamanlar büyük tüpler vardı ocakta kullanmak için. Hatırlamıyorum ne kadar ama tüp alırsa elindeki para iyice azalacak. E almasa ne yiyeceğiz ? Babamın gelmesine 2 gün var. Annem tüp almıyor. Bir gün akşam yemeğini kahvaltı gibi yiyoruz ertesi gün elektrikli fırında pişmiş börek..

Halbuki anneannem evimize 20 dakika uzaklıkta oturuyor. Dayım da öyle. Maddi manevi her türlü destek olurlar. Ama yok, herkes kendi ayakları üstünde durmayı bilmeli der annem. O yüzden hep oku ve mutlaka çalış dedi bana. Evlenince elinden alınan (ki asıl acı olan alanın babam olmaması) kariyeri için ne kadar üzülse de şimdi hem Pınarın hem benim durumumuza o kadar seviniyor. Hiç unutmam bu tüp olayını. Bizim kursa gitmemiz için örüp sattığı dantelleri yazmıyorum bile...

Pınar mesela, bir gün çamaşır, bir gün ütü, bir gün temizlik of yetişemiyorum diyor.. Annem bir gün of demedi, tamam çalışmadı ev hanımıydı ama olsun.. Komşumuz haftasonu kızlarına hadi temizliğe dediğinde kızdı komşusuna, bir tatilleri var çocukların elleme dinlensinler dedi. Elbette bizimde yardım ettiğimiz günler oldu ama hala giydiğim gömleği bile annem ütülüyor. Sabah 5 dakika daha fazla uyuyayım diye beni uyandırmıyor, arkamdan yatağımı o topluyor...

mesela herşeyimi bilir annem,
Engin'i, kavgalarımızı, düşüncelerimi, hayallerimi...
İşyerimde olanı biteni bile anlatırım, yüzünü görmesede herkesi bilir. Lale'yi çok sever..

O kadar iyi tanır ki beni, atacağım adımı diyeceğim sözü bilir..


Ne çok yazdım...
dedim ya bitmez annemi anlatmaya kalksam, sığmaz buraya.
Çok karman çorman bir yazı oldu, atladım oradan oraya :)
içimden geldiği gibi yazdım..

burada da olsun istedim,
annemi ne çok sevdiğimi herkes bilsin istedim..

canım annem;
anneler günün kutlu olsun...

7 Mayıs 2009 Perşembe

hangi Seda ?

08:55'de işinin başında olmuş, ama uyanamamış, uykusunu alamamış, huysuz, kendine gelmesi saat 10:00'u bulacak, ters, asabi, gergin Seda mı ?

09:20'de işinin başında olmuş, uykusunu almış, korkunç trafiğe nispeten girmemiş, güleryüzlü, 09:25'te işini yapmaya başlamış, şen şakrak sese sahip Seda mı ?

uykum vaaaarrrrrrr

5 Mayıs 2009 Salı

çok güzel bir davet aldım :)



sevgili Bahar Korçan'dan posta kutuma gönderilen bir davetiye
anlatmadım buralarda, uğuru kaçmasın diye
Bahar Korçan ile tanıştım, bayıldım, hayran kaldım, taptım kadına
bu kadar mütevazi, bu kadar tatlı olabilir mi bi insan
ofisinde içtiğim kahve, tadına doyulmaz sohbeti ile büyüledi beni açıkçası
neden ve nasıl tanıştım ?
inşallah gerçekleştikten sonra yazacağım :)
şimdilik sürpriz olsun...


mutlaka gideceğim, sırf Bahar hanımın gülen yüzünü görmek için...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...