19 Mart 2018 Pazartesi

ve Ayşe Derin'in okul hayatı başlar :) -1

Evet daha çok küçük
Evet daha ana kuzusu
Evet daha hala bana ihtiyacı var
Evet çalışmıyorum evde oturuyorum, pekala bakabilirim....

bunları çoğaltabiliriz, istediğimiz kadar..


 (şu anki okuluna görüşmeye gittiğimiz ilk günden)

Ama ben Derin sosyalleşsin istiyorum, kendi yaşıtlarıyla oynasın, ama sadece oynasın...öyle müfredat, o, bu, şu olmasın... eve her gün bir ispat, bir faaliyetle gelmesin..

Anaokulu çook önemli ve çok kritik bir konu.
bu yazıya da başladım ama kimbilir kaç gün sürecek yayınlamam :)

başta Engin hiç istemedi okula gitmesini, çok küçük kıyamıyorum dedi, ya ezilirse ya biri ona kötü davranırsa dedi. Endişelerinde çok haklıydı, neler görüyoruz..

Dedim ki merak etme, çok ince eleyip sık dokuyacağım, içimize sinmeyen bir yere asla emanet etmeyeceğiz çocuğumuzu. Yine de gerçekten şans işi bu okul işi. Okul, yönetim şahanedir ama öğretmen iyi değildir, ya da öğretmen tam istediğin gibidir ama yönetim seni sinir eder vs vs

Ben galiba biraz meraklı bir anneyim. Elimden geldiğince kültürel faaliyetlere götürmeye başlamıştım. Daha 15 aylıkken çok sevdiği Niloya'nın tiyatro gösterisine gitmiştik. Televizyonda küçük gördüğü Niloya'yı kocaman görünce nasıl şaşırmıştı :) Ama hiç ağlamadan, sıkılmadan izlemişti. 



Derin 2,5 yaşındayken ben araştırmaya başladım. Beylikdüzü'nde oturuyoruz. Burası tam bir anaokulu, kreş, yuva, gündüz bakımevi cenneti. Artık hangisini arıyorsanız :) O kadar sayısız okul var ki, seç beğen al. 

Her yerin olduğu gibi buranın da top 10'u var elbette. kime göre tartışılır tabi.. Beklentiler o kadar farklı ki. Bana şahane gelen ayrıntı başkasına çookk itici gelebiliyor (tecrübeyle sabit)

Bu arada bu yazıda okul adı vermeyeceğim. Ne iyi ne kötü.. Tek söyleyeceğim Derin'in öğretmeninin adı :) Gamze öğretmen 💓 İyi ki ona rastlamışız diye dua ettiğim insan.

Bir yandan evde aktivitelere, oyunlara devam ediyorum. Ama kış mevsimi olunca, sokakta 2 çocukla oynamayınca sıkılıyor çocuk, haklı..


sürekli oyun yarat, ilgisini çek, dikkati dağılmasın, o bu derken, sürekli dağılan evi sürekli toplamaktan bana fenalık geliyor. Dünyanın en düzenli insanı da olmadığım için ev sürekli bir panayır havasında..


Ben suluboya ile elma ve armut yapabiliyormuşum Derin sayesinde öğrendim :)) Tamam yapıyorum da görüyorum ki yetmiyor. Zaten bence çocuk anneyi anne bilsin arkadaşı arkadaş. Ben anneyim, arkadaş ya da öğretmen değilim. Yetebilene, yapabilene bin kere helal olsun. 

Neyse 2 güvenilir kaynaktan aynı okulun adını duyunca görüşmeye gittik. Sahibi hanım tarafından çok güzel karşılandık, okul güzel, açık havada bir park var şahane, Derin de yanımızda, yaş 2,5 bak dedik burada arkadaşlar var, oynamak ister misin ? Arkadaş canlısı kızım koştu gitti yanlarına, biz şok. Çocuk işte oradaki minnaklar da aldılar Derin'i aralarına, el ele tutuşmalar falan :) aa dedik isteyecek herhalde. Okulu dinlemeye devam ediyoruz, yemek burada pişiyor,  domatesler yazdan organik dolaba attık vs vs. peki dedik 1 gün deneme günü yapalım, derin 2-3 saat okulda kalsın, ben müdürün (sahibinin) odasında bekleyeyim. Ertesi gün 10 gibi okula gittik. Derin sınıfa girdi, ben aşağıda bekliyorum, kamera açık izliyorum. 15 dakika geçti "hiçbir şey" yapmıyorlar. 2 öğretmen var, biri elinde makas habire bir şeyler kesiyor, diğer öğretmen bir çocuğun burnunu siliyor, etrafı düzeltiyor, sandalyeleri diziyor falan. Derin sıkıldı, zaten küçücük olan odanın içinde gezmeye başladı. Gittiğimiz okul villa tipi bir okuldu. bir sürü yaş grubundan çocuk, tıklım tepiş... Derin gezdi, bitti, beni sordu, çıktım yukarı, buradayım senin oyununun bitmesini bekliyorum dedim. Oyun kelimesini duyunca heyecanlandı, öğretmen de hadi sınıfa deyince gitti, ben de sıkıldı dedim böyle öğretmenin gözünün içine bakarak. Oldu yarım saat. Neyse kameradan hareketlerinden öğretmenin şarkı söylediğini anladım, arada tavşan kulağı yapıyor eliyle kendine. Çocuklar nerede ? bir masanın etrafında oturuyorlar küçücük sandalyelerinde ! el çırpıyorlar falan ! kim atlayıp öğretmenin yanında oynamaya başladı ? tabiki Derin. Çünkü babası da ben de hatta dedesi anneannesi bile Derin'le birlikte dans ediyoruz. Bu arada durmaksızın ağlayan bir çocuk var, ama salya sümük. Ve kimse çocuğu kucağına almıyor ! Tabiki dayanamadım, sırf bunun için çıktım yukarıya, elinde hala makas bir şeyler kesen yardımcı öğretmen olduğunu öğrendiğim kişi şöyle açıklama yaptı; 2 yaşında daha çok küçük, annesi çalışıyor, aslında alışmıştı, tatile gittiler 15 gün, o yüzden başa döndük. Yahu dedim kucağına al, sarıl, güvensin sana, anne gelecek de, ama bir şey de, elbet anlar, en azından sakinleşir. Yok dedi o zaman hep kucak ister ona alışır, diğer çocuklar da bu kez kucak ister. Yemin ediyorum içim parçalandı, eğildim çocuğun hizasına, bak anne gelecek, işe gitti, anne seni çok seviyor dedim, başka neler dedim bilmiyorum, çocuk bana arkasını dönüp hiç susmadan ağlamaya devam etti, öğretmenin bacağına yapıştı, o tuttu kollarından öteye koydu, yardımcı öğretmenin bacağına yapıştı, o da kestiği kartondan kafasını kaldırmadan işini yapmaya devam etti. Ben o an karar vermiştim zaten Derin'in o okula gitmeyeceğine. Merakımdan durmaya devam ettim. Bi yandan manyakça planlar yapıyordum, okulun karşısında bi köşede saklanıp bu çocuğun annesini beklesem, çocuğu tanırım annesini tanımasam da, Allah aşkına bu çocuğu ya başka yere ver ya da çok muhtaç değilsen işe, nolur kendin bak desem diye düşünürken öyle böyle öğlen oldu, sahibi hanım da geldi.

Ben tabi bu notlarımı biiirr bir anlattım. Kadın kızardı, bozardı, ee Derin zaten çok küçük, siz en iyisi seneye düşünün bu konuyu dedi. Aa dün fiyat vermişti :))) deneme günü ok ise kayıt yapalımdı. 

Neyse kadın haklı, ben onlara göre bir veli değilim. Kim ister ki böyle arıza bir veliyle uğraşmayı. Hem onların domatesi organik :) 

Sonuç Engin kazandı. Okul falan yok, oyun gruplarıyla idare et dedi. Evet ettik gerçekten. Evimize yürüme mesafesinde anne-çocuk katılımlı haftada 1 gün 1,5-2 saatlik oyun gruplarına gittik. Çok da keyifli geçti. Daha önce parmak boyaya dokunmayan Derin orada çok güzel oynadı mesela. Çünkü kendi gibi çocuklar yapıyordu, o da yaptı :)


Baktım iyi gidiyor, oturdum aktivite takvimi yaptım, taktım kafaya Derin sıkılmayacak, ben pert, baba yorgun ama olsun, napalım. Üstelik hafta içiyse baba yoksa benim ehliyet cüzdanda süs, araba kapalı otoparkta süs, biz beylikdüzü'nde taksi bulamayıp yollarda sersefil, olsun, azimliyim :) Gelsin Pepee gösterisi, gitsin Canım Kardeşim gösterisi.
Hepsini çok sevdi, bayıldı. O mutlu oldukça bize dünyaları verdi :) Küçük falan demeyin a dostlar, götürün bebeleri tiyatroya, Derin şimdiden tiyatro aşığı bir çocuk.


Ağustos 2017'de Derin tam 36 aylık oluyordu. Bence tam okula başlama ayıydı :) gel gör babayı ikna edemiyordum. Kendisi de öğretmen olan arkadaşım Neşe ile buluştuk bir gün. Kızı Derin'den 2,5 ay büyük, çalıştığı için önceki sene okula göndermişti kızını. Çok memnun olduğunu anlattı, onun gözlemlerine çok güvenirim, üstelik mesleği de olunca çok aklıma yattı. Ama o da uyardı beni, herkesin beklentisi farklı, git mutlaka kendin gör dedi, gitmez miyim :)


Dediği okula gittik, (bu fotoğraf da ilk görüşme gününden) Engin gene baştan olumsuz, sırf susayım diye gidiyor :) Okula bir girdik devasa. Öyle bir villa değil, minnacık odalar ve minnacık pencereler yok, sınıfların pencereleri yerlere kadar, aydınlık, ışıl ışıl. Bir hareket/spor odası var bizim salondan büyük. Okula şekil olarak bayıldık. Sonra sahibi bey ile görüştük, ben zaten gitmeden kendisini google'lamıştım :) Akademik kariyerine falan bayılmıştım.

Dedik ki; biz Derin yaşıtlarıyla oynasın, mutlu olsun istiyoruz, başka bir beklentimiz yok. Ben sizin çocuğunuz sadece mutlu olsun diye burada değilim dedi ! biz şok. Burada elbette mutlu olacak, elbette arkadaşlarıyla oynayacak, ama bunları yaparken de öğrenecek. Mesela sadece kelimelere kulak aşinalığı olsun diye ingilizce öğrenecek, örneğin renkler dedi. Buna ders diyecekseniz evet ders ama bu dersi çocuğa nasıl verdiğiniz önemli dedi. Eğlenerek, oynayarak, keyif alarak öğrenmesi bizim de önceliğimiz dedi. Ki gerçekten dediği gibi oldu. Tiiiçır öyle güzel öğretti ki, kendisine de ingilizceye de bayılıyor derin.

Okulun adını ısrarla soran tanımadığım kişilere söyledim, mesela bana çok doğru gelen referans gösterme olayı o kişide negatif etki yaratmış. Fikirler  doğal olarak çok farklı olabiliyor, bunu da tartışmaya açık bulmuyorum. O yüzden sorarsanız da söylemeyeceğim :) 

Hangi konuları öğrenecek, nelere dikkat ediyorlar, domatesler organik mi :) (hayır değil, böyle bir iddiaları yok, benim de okuldan organik domates beklentim yok, başka beklentilerim var, evet önemsiz değil yemek konusu ama önceliklerim başka) konularını konuştuk. Biz düşünmek için süre istedik. Bu arada okulda yaz okulu vardı, Derin stajyer öğretmen ile bir sürü oyuncağın olduğu bir sınıfta tek başına bile olsa acayip keyifli zaman geçirdi. Hatta dedik ki yemek konusu problemli, burada yer merak etmeyin dediler, dişlerimi sıkıp, zoraki gülümseyip hıhı dedim, ikindi kahvaltısı saatiydi, mis gibi poğaça kokusu geliyordu, hemen ikram ettiler, ay yok yemez derken ben, derin ilk yudumu ısırmıştı bile :))) şimdi hıhı deme sırası onlardaydı, hakettim :)

Üçümüz de okulu çok beğendik. Ananeye anlatmaya gittik, ekşi suratıyla dinledi tabiki. Kaynanam olsa bu kadar olurdu, 1 sene daha gitmese, evdeymişim işte bakarmışım ben, çok küçükmüş, ay bilememiş şimdi, hiç içi rahat değilmiş, zaten yemiyormuş, ah kesin aç kalırmış okulda. Sıktı canımı yani kısacası. Zaten çalışayım bakıcı bulalım konusunda da ortalığı ayağa kaldırmıştı, kesinlikle bakıcı olmaz diye.

Evet eşşek kadar oldum ama anneme onaylatmadan bir şey yapamıyorum işte, bu da benim yumuşak karnım :)

Tamam dedik sen de gel okulu gez. Bi tur daha gittik :) Tabiki çok beğendi. Çalışanları şööle baştan aşağı bi süzdü :) orada 1-2 veli görüp pıt pıt yanlarına gidip konuştu :))) yukarıdaki fotoğraf da 4 yaş sınıfından, Derin girmek istedi diye oturttular, bişeyler yapıştırdı, bayıldı, annem de oradaki çocuklardan birisini almaya gelen velisiyle konuştu hemen :) okul bu sene 3. yılında, çok yeni yani. 2. yılı olan veliden çok olumlu şeyler de duyunca tamam dedi :)

Çıkarken tamam kayıt oluyoruz dedik :)

vee okul maceramız başladı... 18 Eylül ilk okul günü...

Bir sonraki postta :)

13 Ağustos 2017 Pazar

bir bezi bırakma hikayesi :)

bizde hikayeler bitmiyor :)

emzirme bitti, sıra bezde dedik...

Derin 3 yaşına girecek, bezini gören park teyzeleri cıkcıklasa da ben umursamadım. Hep dedim "o ne zaman hazır olursa" bu kural her şey için geçerli...

Haziran ayının başıydı, yani derin 33 aylıkken. Sitenin havuzu doldu. Dedim ki bak Derin bezi olan çocuklar artık giremeyecekmiş havuza, sen zaten kocaman oldun, bak harika bir oturağın var (geçen sene aldık ve denemiştik, maalesef hazır değildi başaramadı) buna yapalım ne dersin dedim. Bir heves tamaamm dedi. Havuz faktörü ikna olmasında çok etkiliydi. Bu oturaktan çok memnunum, fisher price markası, ebebek'ten almıştık, şu anda 140 tl. çiş ya da kaka yapınca müzik çalıyor. 


Tabi böyle şıp diye olmadı :) sürekli anlattım, bizi örnek gösterdim, artık o kadar çok konuştum ki engin'e fenalık geldi, yeter seda ben sıkıldım, çocuk baydı senden dedi :) günde kaç posta oluyor acaba bu konuşma dedi..

alıştırma külodu falan kullanmadık çünkü derin ay olarak büyük, anlattığımız her şeyi anlıyor. başta annem, anneannem ne söylendiler :) derin 1,5 yaş civarındayken kakası geldiğinde tuvaletin kapısına gidip ııhh deyip kapıyı açmaya çalışıyordu. Ben tabi canım Zekai beyime sormadan hiçbir şey yapmadım. Daha erken dedi Zekai bey. peki dedim hemen. bunu da benim tembelliğime yoranlar oldu, hiiçç umrumda olmadı tabi :)

Önce bir maşallahınızı alırız. okuduysanız mecbur dediniz zaten. hiç yatak, nevresim yıkamadım :) ilk gün gündüz kaçırdı tabi, halıları kaldırmıştık zaten. olsun dedik kaza oldu ama bir dahakine yere yapma sakın, bak burada oturağın var.. az mahçup olsa da duygusal böcük, baktı ben hiç önemsemiyorum, gülüyorum, rahatladı. kıyamam, gözümün içine bakıyor :)

bu arada Derin sabah bezi kuru uyanmaya başlamıştı. Bizim için en önemli işaret buydu zaten. Bir de Nisan ayında Zekai beye gittiğimizde hıım bez var mı hala dedi. O kadar ama, başka bir şey demedi :) ben de havalar azıcık ısınsın hemen bırakacak Derin, Zekai dedesi dedim, tamam dedi.


sadece 1 gün sürdü eğitim. ertesi gün çişim geldi dediğinde birlikte odanın ortasında duran oturağa gittik, yaptı. Zekai bey oturak tuvalette dursun demişti, istemedi derin. Tuvalet için bir aparat aldık, ona da yapıyor. Ama odada duran oturak kolayına geliyor, oyuna hemen dönüyor. Çoğunlukla kakayı tuvalete yapmak istiyor. 

Bizde bu süreç aslında ilk kakayı söylemesiyle başladı. Yani biz bu eğitime başladığımızda zaten kakasını tuvalete yapıyordu. Çişi söylemiyordu.

rüşvet teklif ettik mi, ödül verdik mi ? hayır. Ama parka gitmeyi çok seviyor, zaten gideceğimiz parka hadi çişini yap öyle gidelim dedik, koşa koşa gidip yaptı :) bir de yakın çevremize dedik ki bakıınn derin bezi bıraktı, kocaman oldu, artık çişini tuvalete yapıyor. ooo tebrikler, bravolar, alkışlar... bunlar derin'i motive etti. özgür bolat'a selam olsun, ödülle cezalandırmadık :)

Çocuk külot seçimi ne zormuş arkadaş. aman dikişleri çok kalın olmasın, mutlaka % 100 pamuk olsun, annem bin tembihliyor ağ kısmında dikiş olmasın... 

şimdi kendi yapıyor her şeyini :) külodunu giyip çıkarıyor, gidip tuvalete çişini yapıp geliyor, benim haberim yok :)

bu sıcaklarda pişecekti evladım :) şimdi o da ben de çookk mutluyuz :)

Oturup tavsiye verecek değilim, alt tarafı 36 aylık anayım. Ama nolur zorlamayın çocuklarınızı. Biri sizi istemediğiniz, hazır olmadığınız bir şeye zorlasa ne hissederdiniz ? Al işte, 2 günde bitti. Hazırdı çocuk, oldu bitti.. Tamam ben de kitap okuyorum, uzmanlar ne derse dinliyorum, geçen sene 2 yaşındayken okudum kitap, ona da okuttum, nooldu ? kitapta tavşan oturağına yapıyordu çişini, derin de gitti başta tavşanı olmak üzere tüm oyuncaklarını çiş yapması için oturttu. Ama kendi oturmadı..

kısacası hazır değilmiş :)

çocuğu hazır olan tüümm annelere bu süreçte kolay gelsin
:)

20 Ocak 2017 Cuma

bir emzirmeyi bırakma hikayesi -2

31 Aralık geçti.. yani benim kesin bırakıyorum dediğim tarih.

Ben hala Derin'e anlatıyorum. Kesinlikle dinlemek istemiyor. Hatta daha da çok saldırdı, kaçırıyorum memeyi sandı daha da sık emdi. 

Bir gün annemlerde otururken yine Derin'in yemek yemeyi reddettiği bir zamanda babam dedi ki "kızım ne zaman bırakacaksın şu emzirmeyi" kızkardeşim güldü, "Seda emzirmeyi falan bırakmaz baba boşuna bekleme, kolayına geliyor bu durum" dedi. Tepem attı döndüm babama dedim ki "baba, evde denesem ağlayacak Engin dayanamayacak emzir seda diyecek, burada denesem gece ağlayacak, Pınar işe gidiyorum, uyuyacağım, ağlatmayın şunu, zamanında bıraksaydın" diyecek. Söyler misin sence ben ne yapmalıyım dedim. Babam da ortaya "bu iş bitene kadar kimse sesini çıkarmayacak, herkes ağlamaya, zırlamaya katlanacak" dedi, aslan babam :)

Biz bazen annemlerde kalıyoruz :) evimiz yakın arabayla 10 dk ama o evden vazgeçemiyoruz :) 1 kişi gittin 3 kişi döndün diyorlar :))) hele şimdi kar kıyamet birlikteyiz işte ne güzel.

Bu arada Aralık ayında el bileğim ve parmağım ağrıyodu, doktora gittim, röntgen çekelim dedi, bebeğim var emziriyorum çekebilir miyiz dedim, kaç aylık dedi 28 dedim, önce şöyle bir baktı :) çekebiliriz ama konudan bağımsız bence artık emzirmeye bir son verin dedi. heh dedim başladık. Bir hekim değil baba olarak söylüyorum, benim kızımda da aynı şey oldu, bağımlılık olmuştu, eşim basit bir yöntemle kesti dedi. Ay dedim travma yaratmayan her yönteme razıyım. Vicks sürdü dedi, memeye yani emdiği yere değil etrafına sürdü dedi. Kızım da kokudan iğrendi ve kendi bıraktı dedi. Süpermiş dedim mutlaka deneyeceğim.

Babamın konuşmasından sonra yani ertesi gün 5 Ocak Perşembe günü, annem dedi ki ben eczaneye gidiyorum vicks almaya. peki dedim, Derin öğlen uykusunu uyuyordu o sırada, kalkınca emecek, hemen sürelim. Derin uyandı, ben hemen başka odaya gidip sürdüm. Artık öyle koktum ki gözlerim yaşardı. Geldim içeriye, Derin atladı hemen kucağıma, bildiğin chok chok emdi, annem karşımda oturuyor, dedi ki bana kadar geldi koku, ben desen kokudan duramıyorum, nefesim açıldı. Derin'in hiiiçç umrunda değil. Biz yıkıldık. Hatta sonra gitmiş kavanozu bulmuş, anneme getirdi, "anane baksana mis gibi kokuyo miiss" dedi, kahkahalarla güldük.

Sonra düşünmeye başladık, neyi sevmiyo, ne sürebiliriz ? Aklıma geldi, bir gün pazarda turşu reyonunun önünden geçerken öğürdü, sarımsak kokusunu sevmiyor. hatta 2. kez geçtiğimizde gene öğürmüştü. Sonuçta acı biber değil, salça değil, siyah göz kalemi değil, sabır taşı değil, yara bantı değil. Gıda.. Hatta yese yemeklerin içinde olacak gıda, rengi de yok. evet biraz acı ama biber kadar acı değil, ağzını dudaklarını kavurmayacak. 

Tekrar ediyorum, bunları yapanları ASLA eleştirmiyorum. Her anne evladı için en iyisini bilir. Ben biraz buldumcuk bir anne olabilirim. Ağlatmak istemiyorum. Travma yaşasın istemiyorum. Ağlar ağlar alışır fikri bana göre değil. Varsın benim anam ağlasın ama Derin ağlamasın, bu benim doğrum :)

Sarımsak sürelim ! Hadi hemen dedi annem.

Tabi bu sırada Derin kucağımda emmeye başlamıştı bile, hemen görmediği diğerine sürdü annem kestiği sarımsağı. Bi onu bi bunu emdiği için sürülene geçtiğinde ayy acı anne dedi, peki öbürünü al o zaman dedim. Emdi bitti. Kalktı dedeyle hamur oynamaya devam etti. saat 18:00 civarıydı.

Emdiği süt onu doyurmuyor. Dile kolay 29 aylık artık, bebekken doyuyordu. Bu arada hem doktoru Zekai bey hem de Beylikdüzü Acıbadem'deki doktoru Derin'in kilo, boy, baş çevresi gelişiminin gayet normal olduğunu söylüyorlar. Ne kan ilacı ne demir ilacı kullanmadık. Gerek görmedi doktorlar. Ben ısrarla kan tahlili yapalım desem de istemediler. Hatta çocuk gastrenoloğuna gittik, arkadaşım Gözde'nin tavsiyesiyle Atakent Acıbadem Vildan Ertekin'e. İlk muayene çok güzel geçti, bir sorun yok çocuğunuzda dedi. Hatta önceden yemek yerken olan görüntülerini izlettik inanamadı. Başka bir yazıda bahsedeyim bu konudan. Bir tek o idrar ve kan tahlili istedi. Ezirmeyi bırakalım öyle yapalım tahlilleri 2. muayeneye gidelim dedik.

15 dk sonra gene geldi çaktırmadan ikisine birden sürdü annem,  çok acıı dedi ağlayacak gibi oldu, aa su iç geçsin dedik, içti, sustu, gitti.

Derin makarna ve pilavı çok seviyor. Anneannesi makarna yaptı. Al ye bak ağzının acısı geçsin dedik. Koca bir tabak yedi. Hatta buradaki bakışına çok güldük, onun adına seslendirdik. "Meme yok kaldım buna, yiyeyim bari, annem bi de gülüyo" :))

Bugün teyzemin doğum günüymüş, son dakikada hadi pasta alıp gidelim dedik, hem derin de biraz oyalanmış olur. Annemlere yakın zaten atladık gittik. Oradayken 20:30 gibi yine istedi. Annemle birbirimize baktık, teyzeme döndü çabuk sarımsak dedi. Derin'e hadi sen teyzenin odasına git ben de geliyorum dedim, koridorda sürdük çabuk çabuk, teyzem ve ananem bize bakıyor napıyorsunuz diye :)) Denedi, ayy gene acı anne dedi, suratını ekşitti, kalktı gitti. O kadar, ben şok. Enişteee pamuk (köpek) needee, hadi yanına gideyim dedi, götürün valla dedim, giyindiler sıkı sıkı, bahçedeki köpeğe bakmaya gittiler.

Sonra eve geldik, gene acıktı, bu kez üstüme tırmanmasından anladık, 1 dk ellerimi yıkayıp geliyorum dedim, doğru mutfağa, ikisine birden sürdük, geldim. Direkt emdi, a anne acı meme acıı dedi, öbürüne bak o zaman dedim, ayy bu da acıı dedi. Kapattık gitti. Dedee hadi saklambaç dedi... saat 22:00 gibiydi

Bu arada nasıl kokuyorum var yaaa, hiç sevmem ben sarımsağı. Mantı'da bile yemem. Nasıl iğrendim kendimden belli değil. Ya ev ? Pınar işten geldiğinde, ev işkembe çorbası lokantası gibi kokuyor, Allah aşkına havalandırın dedi, ki 5 dk önce kapatmıştık pencereleri :))) Ayaklı bir sarımsak ağacı geziyor evde, ne yapsak boş.

Saat 22:30 falan oldu, anne meme dedi, açtım, buram buram koku gitti, "acı anne acı kapat" dedi, denemedi bile.

Sarımsak çabuk kuruyan bir şey. Ezdik, sıkı kapaklı küçük bir kaba koyduk. üstüne 1 damla su damlatarak karıştırıp elimle sürdüm. 

Unutmadan, Derin yemek istemediği bir şeye acı diyor. Tamam sarımsak da tatlı bir sebze değil, bahanemi hafifletmeye çalışmıyorum ama, öyle kavurucu bir acısı yok :)

Saat 23:00 oldu ve nasıl uykusu geldi anlatamam. Annem kafasını yastığa koysa uyuyacak diyor. ipad istedi, çizgi film istedi, annemle oturup izlediler. 

Yanıma geldi, anne meme neede dedi, burada Derincim ama meme acı ister misin dedim, yok istemem kapat dedi, açmamıştım bile.

Saat 23:55'te uyudu. Evet ağlayarak. Ben de içime ağlayarak. Çocuk emmeden nasıl uyunur bilmiyor. Ve beni cezalandırarak, ananee diye ağlayarak uyudu. Kucağıma alıyorum anneme gidiyor. Annem ayakta evi dolaşarak, kucağında derin'i sallayarak uyuttu. o anı yazarken burnumun direği sızlıyor yahu.  

Normalde gece 1 kere uyanır, anne meme verer misin der, emer ve uyumaya devam ederdi. 

Gece hiç uyanmadı. Sabah 6:00'da ise uyandı :))) Derin en erken 9:00'da uyanan bir çocuk. Bir maşallahınızı alırız. Napalım dedik, kalkacağız. Kalktık 6:00'da hepimiz.

6 Ocak cuma.. Milat bizim için. Sabahtan itibaren sadece 1 kere anne meme versene dedi. Hiç beklemediğim bir andı. Çaresiz anneme baktım, sürmedim, isterse müdahale et dedim, koştu yanıma, Pınar da geldi. Derincim vereyim ama meme acı, yarın doktora gidelim dedim. Açtım, koktu kapat anne kapat dedi gitti. Nasıl koktuysam artık sürmediğim halde üstüme sinmiş kokudan rahatsız oldu çocuk.

Akşam oldu, anne memeye bakabilir miyim dedi. Bakabilirsin annecim dedim, bak meme burada. Ama acı, istersen biraz krem sür dedim, koşa koşa krem aldı geldi, sürdü (çok seviyo her yere krem sürmeyi). Hatta daha önce farketmediği minnacık bir kırmızı lekeyi gördü, aa bak uf olmuş, dur oraya süreyim dedi, sürdü, öpebilirsin istersen dedim, öptü, bana baktı gülümsedi, yutkundum, doldum ama ağlamadım. şu anda ağlasam da o an ağlamadım, hisseder diye çok korktum.

Pınar hemen aaa burada Niloya puzzle varmıışş, hadii yapalım, kim bana yardım eder dedi, en gür sesiyle. Been, hadi teyzoş yapalıımm diye zıpladı Derin. Annem baktı bana, bitti işte dedi.

O oldu.

Derin bir daha meme demedi.

Ama gece 3:00'te uyandı. Katılarak ağladı, çığlık atarak. Bir dedenin kucağında bir anneannenin. Asla bende değil. Beni nasıl cezalandırıyor belli değil. 1-1,5 saat uyanık kaldı, sonra sızdı. Gene annemin kucağında.

Bu arada baba ortada yok :) Çünkü kıyamıyor kızına. O evde kaldı, zaten kar nedeniyle gelemedi o ayrı da. O hiç hazır değildi ağlamasına, ver derdi kesin. Onun asıl desteği banaydı, sağolsun.

Ben nasıldım ? Bildiğin hem ruhen hem bedenen acı çektim. Davul gibi şişti, doğum doktorum İlknur hanım hemen bir ilaç önerdi, onu kullandım, 1 günde etki etti ve rahatladım.

bu yazıyı teşekkür etmeden bitirmesem olmaz. 
Başta kocam, desteğin olmasa başaramazdım. Canım annem, sen olmasan asla yapamazdım asla, derin iyi ki seni bu kadar çok seviyor. Babam, sen şahane bir babaydın, şimdi muhteşem bir dedesin. Bitanecik teyzoş, doğursan bu kadar severdin, ağlama seslerine katlandığın, uykusuzluğu sorun etmediğin için bin teşekkür.

Ya benim whatsapp gruplarım, canım annelerim. Esram. her saat her dakika yazdıklarıma yanıt verdi. Allah bin kere razı olsun hepinizden.


Bizim hikayemiz de böyle. Derin'in iyiliği için dedik yaptık. Evet iştahı biraz daha açıldı ama hala yediği şeyler kısıtlı. İnşallah o da zamanla daha iyi olacak.

Tüüümm annelere başarılar diliyorum bu yolda.

17 Ocak 2017 Salı

bir emzirmeyi bırakma hikayesi -1

Bence çok uzun olacak, o yüzden 1-2 parça şeklinde yazacağım:)

Baştan anlaşalım mı ?
Çok emziren anne çok iyi anne olmadığı gibi az emziren ya da emzirmeyen anne de kötü anne değildir.

Bu bir tercihtir, bazı bebek istemez bazı da anne. Kimse karışamaz, eleştiremez.

Bu bir aman da şöyle emzirdim aman da böyle emzirdim diye kendini övme yazısı değildir. 

Tamamen deneyimimi paylaşma yazısıdır. Emmeyi çok seven Derin'in, bırakma macerasıdır.

Derin 29 Ağustos 2014'te doğdu. 23:45'de. Kucağıma verdikleri andan itibaren 5 Ocak 2017 saat 17:00'ye kadar emzirdim. Tam 29 ay. Bazılarına göre uzun, bana göre Derin böyle istedi süresidir.


Derin hiç mama yemedi (marifet diye yazmıyorum) Besin alerjisi çıktı, gece yatarken destek diye verdiğimiz mama ağzını burnunu kıpkırmızı yaptı. Arkadaşımın kızından biliyordum, inek sütü alerjisi. Doktoruna sorduk, götürdük evet alerji dedi. Kaldık sadece anne sütüne. Birkaç ay sonra ek gıdaya geçecektik zaten, sorun etmedik, kilosu, boyu, gelişimi normaldi, sütüm yetiyordu yani. Bu arada Derin sağdığım ve dondurucuya attığım sonradan çözülmüş sütümü içmedi. A elbette keçi sütlü mama vardı, golden goat. Tadını, kokusunu anlatamam, çok haklıydı çocuk onun içememekte. 

Ek gıdaya geçtik, 6 ayı bitmek üzereydi. O kadar sancılıydı ki, hiçbir şey yemedi. Ne meyve, ne sebze.. 1 çay kaşığı yeter dediler, yarım çay kaşığı bile yemedi. Ağzını kapatarak ağlıyordu ki birşey tıkmayayım. O ağladı ben ağladım, pes ettim, yemezsen yeme diye, cok cok emdi hep.. Sonra yavaş yavaş yemeye başladı. Hatta 8 aylıkken kemiğinden tutup pirzola, bamya yemeği ve ıspanaklı omlet yiyen bir bebekti. Evet tabak tabak yemedi ama az da olsa yiyordu. Sonra yememeye başladı. Neredeyse 1 yıldır derin makarna, pilav, patates kızartması ve meme ile beslenen bir bebek. 

İşte tam da burada eleştiriler başladı. Profesörlere taş çıkartan park teyzeleri, akrabalarım, inanılır gibi değil ama annem ve kızkardeşim 1 yaşından sonra bir yararı yok, kes şu emzirmeyi diye mahalle baskısı yapmaya başladılar.

Elbette dinlemedim, Derin emmeyi seviyordu ve bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ben daha o karnımdayken karar vermiştim, istemediği hiçbir şeyi yapmayacağım. Sezeryanla doğum yapmama rağmen doğumu Derin başlattı. 

Öyle böyle 1 seneyi daha geçirdim, Derin geldi 2 yaşına :) 

Çook sevdiğimiz doktoru Zekai bey, evet anne sütü hala yararlı ama Derin'in hiç yemek yememesi sizi rahatsız ediyor, mutsuz ediyor. Bir de artık yemek yese iyi olur dedi. Yani bırakın emzirmeyi dedi :)

Doktordan çıktık annemde bir bayram havası :))) Allahım taktı kadın, illa tabaktan yemek yiyecek çocuk.

Engin'le konuştum. Nasıl istiyorsan öyle yap ama Derin'i üzmeden yap dedi. Çok yardımcı oldun kocacım. 

Emzirme benim için çok ulvi duygular içeren bir durum olmadı. Yani hani anlatırlar ya ilk emme müthişti, aman şöyle şahaneydi falan. Ben hissetmedim hiç, zaten narkoz etkisiyle ilk emzirmeyi hatırlamıyorum bile. Sadece onu beslemek çok güzel bir duyguydu. İnanılmaz bir sakinleştiriciydi. Korktu mu üzüldü mü memeyle hepsi geçiyordu. Böyle bir liman olmak elbette çok güzeldi.

Derin artık anlayacak yaştaydı. İletişimimiz süperdi. Anlatmayı denedim. Hatta Adem Güneş'in tavsiyesiyle azaltmayı. Bu arada çalışmıyorum, evdeyim. Yani derin gün içinde ne zaman isterse, aklına geldikçe emiyordu. Di'li geçmiş zamanla anlatmak ne enteresanmış :)

Anlattım. Sen artık büyüdün, baksana dişlerin var, oo çok güçlüsün, yemek yiyebilirsin, emmeye gerek yok dedim. Ben böyle dedikçe daha sıkı sarıldı memeye, daha çok emdi. Hep anlattım, anladığına da eminim. 1 tabak makarna yedi, alkış kıyamet (evet yanlış ama napabilirim) pazularını tuttuk oo çok güçlenmiş, karnına dokunduk oo karnın doymuş. Bizde işe yaradı, yemesi arttı. Ama çeşit artmadı. Hala makarna, pilav, kuru ekmek..

Bir gün hani böyle kafanda tııınn diye bir şey atar ya, delirirsin, dedim ki 31 aralık son Derin. O güne kadar istediğin kadar emebilirsin, sonrasında travma falan dinlemicem. Annem ve kızkardeşim de yanımdaydı. Tamam biz destekliyoruz bu kararını dediler. işin açıkçası dünden hazırlar :))

Travma olmasın. Hep bunu düşündüm, okudum, araştırdım, bir sürü bırakma hikayesi okudum. Ağlamasın istedim. Üzülmesin. 29 aydır çok sevdiği bir şeyden üzülerek kopmasın. Neler neler duydum. Tekrar edeyim, yapanları eleştirmiyorum, mecbur kalmıştır yapmıştır, iğrendiren, ağlatan, acı yediren kimseye bir şey dediğim yok. Her anne çocuğu için en iyisini yapar. Bencillik diye bir duygunun işlemedi tek şey evlatmış. Uykuyu çok seven ben, 8 saat uyku yetmeyen ben, eski yazılarımda görürsünüz, uykuu diye ölen ben, Derin doğduğundan beri deliksiz uyku uyumadım. Şikayetçi miyim ? Aslaaa.. Ne için uyandım? bebeğimi beslemek için.. seve seve uyandım, hiiç 1 gün bile şikayet etmedim. 


Devamı sonraki yazıda :)

17 Kasım 2016 Perşembe

zaman bebek zamanı

yazdığım yazıya 3 yorum gelmiş, bildiğin özlemişim :)

tüm arkadaşlarımdan bebek haberi alıyorum, enteresan değil tabiki, daha dün bebekliğini hatırladığım kuzenlerim evleniyor, asıl şaka gibi olan o :)

peki ya bana gelen 2. bebek ? soruları :)))

Aslında ben de istiyorum Derin'in bir kardeşi olsun. yaşım da 37.. ama itiraf etmek gerekirse, büyüdü yaa, rahata ermişken en başa dönmek ? derken buluyorum kendimi.. 

neyse..

derin sahne sanatlarını izlemeyi çok seviyor, sevmesini de çok istiyorum zaten.. niloya, harika kanatlar, pepee'ye 2 kere gittik mesela :) 

ba-yıl-dı :)


derin abartmamak şartıyla video izliyor, yararlı şeyler olmasına dikkat ediyorum, niloya ve pepee en çok izledikleri. çocuğum olmadan önce bu pepee deliliğini anlamazdım, hatta pepee'den pek hoşlanmazdım, şimdi durum şu; ayşe şule bilgiç'i görsem boynuna atlayacağım :) derin bence gayet güzel şeyler öğrendi bu videolardan.. tiyatro'da şarkılara eşlik ettiğinde inanamadık :) canıımm anneemm diye şarkıya eşil ederken gözlerim doldu yemin ederim :) bababababa kocaman babaaamm şarkısını söylerken engin'le birbirimize bakıp kısa çaplı bir şok yaşadık. o nasıl izlemek evladım :) kaydetmiş hepsini..



bizim konuşmalarımızı da kaydediyor aslında. odada hepimize "arkadaşlar bir şey söylicem" diye sesleniyor, "baba bir tadına bakar mısın" diyor mesela.. daha 26 aylık üstelik.. bir maşallahınızı alırız :)


şimal'in doğum gününde görüp bayıldığı pony'ler.. teyzoş gitti, buldu, aldı, vu dedik öldürdü, aa o renk çok güzelmiş, a bu renk şahaneymiş,  ama derin bunu da bırakmadı elinden diye diye 5 tane pony aldı.. derin bayılıyor onlara.. 

yahu bir şeyi merak ediyorum, bakımsızlıktan yıkılıyorum ve dolayısıyla derin'le doğru düzgün fotoğrafım yok... şu iki dirhem bir çekirdek analar nasıl başarıyor bacım ?


13 Kasım 2016 Pazar

1 sene ara sence de çok değil mi ?

eski yorumları bile yayınlamayı unutmuşum :(
sosyal medyanın kolaylığı, elinde telefon hemen instagram'da bir foto paylaşma rahatlığı burayı unutturdu, kusura bakma blog..

arada esiyor geçmişi gidip okuyorum :) komik oluyor..

çok istedim derin'in her şeyini buraya yazayım, ama olmuyor.. bir yardımcın yoksa sabah kahvaltısını 12'de de yapabiliyorsun.. bazen telefonumun not kısmına yapılacak işleri sıralıyorum, unutmayayım diye, yine de zaman yetmiyor.. çünkü yaptığım her iş derin'den çalınan zaman :( her anını yaşamak istiyorum onun. ya da bir şey istediğinde, işim var sonra demek istemiyorum. süpürge yanımızda dururken biz oyun hamuruyla horoz yapıyoruz. derin gözlerini kısıp, benden çaldığı yapmacık gülüşüyle, bir de sesini incelterek "baksana annee küçücüükk" diyor ya o horozumsu şekle.. varsın evi 2 gün daha süpürmeyeyim..

kızım büyüyor blog, ben de büyüyorum, biz de büyüyoruz. 

derin "seni çok seviyorum" cümlesini söyledikçe kendimize aferin diyoruz, çocuk ne duyarsa onu söyler diyor uzmanlar.. ben demiyorum valla onlar diyo, hiç övmem kendimi ben :)

şükürler olsun çok mutlu, çok pozitif.. hiçbir çocuğa zarar vermeyecek kadar sevgi dolu. parkta çook dayak yiyo :( elinden oyuncağını alıyorlar ses etmiyo, o isteyince vermiyorlar, ne ısrar, ne çirkinleşme, üzülüp oturuyor.. benim içimdeki çirkin deliriyor o anda ama, susuyorum napalım.. yoksa sana vurana sen de şöyle vur kızım diye öğreticem, özgüven açısından çok zararlıymış, duruyorum. ya da ben en iyisi böyle çocukların analarına çirkinleşeyim.. çok net söyleyebilirim, evladı üzülünce insan bin kat üzülüyormuş, hani derler ya ciğerim parçalandı, evladının parmağı çekmeceye sıkışsın (sıkışmasın tabi Allah korusun, benimki lafın gelişi), heh işte o an hissettiğin o ciğerim parçalandının tanımı. tamam itiraf etmeden duramıcam, derin'in oyuncağını izin almadan pat diye elinden alan çocuğa gidip, şimdi derin oyuncağıyla oynasın, sonra sana verir diye elinden çekip aldım. oh.. marifet değil bu yaptığım, ama ben nasıl derin'e o arkadaşının oyuncağı annecim, sen kendi oyuncağınla oyna diyosam, her ana diyebilir, desin. 



26 aylık oldu derin. 28 aydır çalışmıyorum demek bu :) ne kadar enteresan değil mi ? ben ve çalışmamak.. dedim ya onun büyümesini kaçırmak istemiyorum. çalışan anneler kızmayın bana olur mu ?

ah ne çok yazmak istediğim şey var, hala emiyor mesela derin, tuvalet eğitiminde yarı başarı sağladık, kakayı söylüyor ama çişi söylemiyor, yemek hiiç yemiyor, vallahi şımarıklık yapmıyorum, makarna ve pilav yiyor sadece, oyun grubu arıyorum mesela, beylikdüzü'nde.. bunların hepsini yazıp fikir almak istiyorum, ama ne zaman ?

öyle işte, uykum da yokken yazayım dedim, aslında başlayınca geliyormuş devamı :) 

gene yazarım inşallah..

29 Kasım 2015 Pazar

Derin anneannesini çok seviyor.

Hiç abartmıyorum.
Derin annemi çok ama çok seviyor.

Haksız mı çocuk ? Doğduğu günden beri annem benimle birlikte Derin'e bakıyor. 



Bu duruma çok mutlu olduğumu söylememe gerek var mı :)

Telefonda sesini duyunca anında gülümsemesi, çince ona bir şeyler anlatması, ananee gel dediğimde kapıya gitmesi, kapıda annemi görünce çırpınarak boynuna atlaması :)) hepsi çok güzel..

Hatta annem bize geldiğinde ellerini yıkamaya birlikte gidiyorlar...

Çok sev kızım anneanneni. O dünyanın en iyi, en sevgi dolu insanlarından biri. 

Kendinden önce bizi düşünürdü artık Derin'i düşünüyor. Yatıyor Derin, kalkıyor Derin. Halamın torunları var, diyor ki az bile anlatıyormuş. Yaşlanmak istemiyorum, Derin'in her anını, her yaşını görmek istiyorum, Rabbim bana ömür versin diyor :)

Amiinn annecim kocaman amiiinnnn. Rabbim sana sağlık versin, başımızdan eksik etmesin..



28 Kasım 2015 Cumartesi

Evde oynamaya yer kalmazsa...

Derin'in oynamayı en sevdiği yer

Tv ünitesinin çekmecesi !

Kuluçkası diyorum ben oraya :) giriyor, kendi kendine oynuyor..

Büyük bir şişme havuzu ona oyun alanı yaptık aslında. Altını battaniye ile besleyerek soğuktan da korumaya çalıştık. Yoksa salonda dağınıklıktan adım atacak yer kalmıyor. Şimdi oyuncakları o havuzun içinde, o da bildiğin suya dalar gibi yüzerek giriyor :) çok komik, bir gün videoya çekerim.

İşte çekmecesi içinde Derin :)

Hem kendini hem de bir sürü oyuncağı sığdırmayı da başarıyor..


O kadar yakından tv izlemiyor.. Ben fotoğraf çekerken geçen sürede baktı. 

27 Kasım 2015 Cuma

e kardeşiz biz :)

Bizi Pınar'la çok benzetir herkes..

Bence gün geçtikçe daha çok benziyoruz :)

Lale'nin düğününde..

bizim tüm fotoğraflarımız böyle aslında, bıdır bıdır konuşuruz :)


makyaj için yine Mac diyorum başka da bir şey demiyorum...
Cevahir Mac Gözde'ye gidin mutlaka 




26 Kasım 2015 Perşembe

yeni biz :)

Uzun zaman olmuş eskiden yazdığım adıyla sevgiliyle fotoğraf koymayalı..

Sevgili kelimesi Ayşe Arman modası diye bir eleştiri almıştım vakti zamanında :))

Zaman nasıl değiştiriyor insanı..
bazen eski fotoğraflarımıza bakıyorum da..

bir de önceden ne kadar uzun yazıyormuşum.. Şimdi kelimelerim mi bitti yoksa o zaman çok mu gevezeymişim ? 

bilemedim..

elindeki top Derin'in :) o yoksa oyuncağı olsunmuş :)




LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...