29 Haziran 2009 Pazartesi

aileme dair

ne güzel şeyler duydum, benim için önemli bir insandan...

Lale geldi geçtiğimiz günlerde bize,
hep ben onlara gidiyordum, bazen kalmaya, bazen gece yarısına kadar süren çalışmalara...
bu pırlanta projesi için saat 3'e kadar konuştuğumuzu bilirim

o hiç bize gelmemişti
annemle tanışsa da, o kadar çok anlattığım Lale'mi annem de babam da daha yakından tanımak istiyorlardı
bir türlü ayarlayamadık bu güne kadar, geçen gün canı karışık kızartma isteyince hadi bak yemek siparişimi de veriyorum ve kalmaya geliyorum dedi
nihayet dedi evdekilerde ve pek sevindiler...

ve gittik eve
Lale meraklı bakışlarla mahalleye bakıyor, ben hep uzak derim Büyükçekmece için, "aaa çok güzelmiş ama burası" ilk yorumu oldu, aa pardon tam Tüyap'tan sonra yokuş inen virajlı yolda hava kararmaya başlayınca yanıp sönen ışıklar, bir tarafta deniz bir tarafta göl, ay Sedaa manzaraya baaakk yorumu geldi önce :)

tanışma hoş beş derken yemeğe geçtik, öyle aman aman yemek yemeyen Lale iştahla epey yemek yedi, annem mest tabi, biz hemen kalkmayız sofradan, yemeğimiz bitse bile muhabbetimiz bitmez otururuz bir süre daha, konuşuruz da konuşuruz, yine öyle oldu...

Balkona geçtik kahvelerimizi içmeye, Lale yine yüksek sesle düşündü galiba, aaa balkonda halı var dedi :) babam aşağıdaki minik bahçesini gösterdi, annem balkondaki maydanozlarını, Lale bayıldı sohbetlerine, samimiyetlerine, doğallıklarına...

Pınar'ın yatağında yattı, zaten yattığımızda saat 2 olmuştu, yatmadan önce bana dedi ki, çok şanslısın kızım sen, daha ne ister bir insan, nasıl mutlu, nasıl güzel bir ailen var, haklısın "çok sevdiğim adamla evlenmek istiyorum" demekte, annenle babanı arıyorsun sen dedi, kıymetini bil bu ailenin dedi...

hatta anneme benden bahsederken, ilk karşılaşmamızı, benim sapsarı saçlarımı görünce şaşırdığını ama tanıdıkça sarı saçın bile bende farklı durduğunu, annemle babamın tam hayal ettiği gibi karşılarında olduğunu söyledi

seda'nın, seda gibi bir kızın; başka türlü anne-babası olması mümkün değil zaten dedi, elbette szin özelliklerinizi taşıyan bir kız seda dedi

çok hoşuma gitti birbirlerini sevmeleri
o kadar mutlu oldum ki :)

tam da güneşlenecektim...

dün havuza gittim
kaya ramada oteldeki spor kulübü üyeliğim bitmek üzere
yenileyip yenilememe konusunda kararsızım
pilates aşkına yıllık üyelik aldım ama gel gör ki işten geç saatte çıktığım için aylardır derslere katılamıyorum
bari havuza gideyim en azından güneşlenirim dedim, arkadaşım da gidiyormuş
tek başıma gitmem yasak !
ama izin almak için aradım, telefonu kapalıydı, benden günah gitti
gittim
önce duşumu aldım
sonra şezlonguma yayıldım
kremlendim
oohh sıcacık
en fazla 30 dakika sonra hava kapadı
buluttur geçer herhalde dedim
10 dakika oldu geçmedi
15 dakika oldu geçmedi
o da ne rüzgar mı çıktı
aa bu yanımdan geçen de kim, ahahaha dünya ne küçük, aman görmemezlikten gel seda,
yok artık bu gök gürültüsü de ne
ben en iyisi içeriye gideyim derken, cumburlop jakuziye atlamışken yağmur damlalarının sesi geldi
kahkahalarla gülmeye başladık
kırk yılın başında bir havuza gideyim, güneşleneyim, azıcık bronzlaşayım dedim başıma gelene bak

sanırım demişti daha önce efsunluyum ben diye :)
O'ndan gizli yaptığım herşeyi yüzüme gözüme bulaştırdım, eninde sonunda öğrendi

kısacası hala bembeyazım
napiiimm

25 Haziran 2009 Perşembe

gel artııııkkkkk

ooooooooffffffffffffffffffffffffffffffffff

24 Haziran 2009 Çarşamba

yine kalbime dokundun Sezen...

ya da bana öyle geliyor
her şeyde, her yerde O'nu görüp aradığım için
bilmem ?

ama ne güzel anlatmış Sezen'im
pardon demiş

Pardon, bakar mısınız ?
Tanışmış mıydık ?
Sevmiş miydim ben sizi hiç ?
Sevişmiş miydik ?

Pardon daha önce konuşmuş muyduk ?
Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk ?
Yüzünüz ne kadar da aşina !
Avucumun içine alıp öpmüş olabilirim

Gözünüz öyle uzak bakmasa
Sizi tanıdığıma yemin ederim
Peki bu şarkıyı hatırlar mısınız?

Pardon bakar mısınız ?
Adınız neydi sizin ?
Baş harfini göğsüme yazmış olabilirim



20 Haziran 2009 Cumartesi

makarna istiyo canım...


O'nun özel sosuyla, elleriyle yaptığından ama....

18 Haziran 2009 Perşembe

ne güzeldi dün gece...

.
Neredeyse 1 aydır planlanan hazırlıklar...

Şahane insan Tuğba'nın sihirli değneği, organizasyon yeteneği, el becerisi ve zevki...
Eli çabuk, becerikli kardeşim Pınar...


ne kadar zevkliydi sizlerle birlikte bişeyler yapmak..

ve can dost Ömrüncegül...
adı gibi ömrü boyunca gülsün arkadaşım...

çok ama çok güzeldi, hem hazırlık aşamaları hem de gecenin kendisi...


bu da gece yemeye kıyamadığım kraker, sabah ofise getirdim hala masamın üstünde duruyor :)

9 Haziran 2009 Salı

ben ? moda ? daha neler :)

geçenlerde bahsetmiştim galatamoda akaretlere gitmeliyim diye
bir türlü gidemedim..

ama geçtiğimiz günlerde galatamoda festivaline gideyim artık dedim, hazır o tarafa gidiyorken sevgili Bahar Korçan'a da uğrama planım vardı ama şansıma yeni kreasyonunun çekimi varmış, yoktu orada :(
ben modadan ondan bundan anlamam pek, ama 250 TL'ye gayet güzel maksi elbise gördüm, hani böyle uçuk kaçık bir model de değildi, giyilebilir birşeydi ama kimin standındaydı hatırlamıyorum :(
bir sürü fotoğraf çektim bende...
ama bir kısmı burada, Bahar Korçan'ın standındakiler....
bu renklere bayıldım

sarı lacivert detayı da yakaladım hemen :)


8 Haziran 2009 Pazartesi

uğur böceği



dün akşamüstü balkona çıktım
saç havlumu kuruması için asacaktım

silkeledim üstünde saç olmamasına rağmen (tembihliyim ananeden, kuşların ayaklarına takılır saçların, sonra onların canı yanar, ah ederler, senin de başın ağrır :) )

o anda bir siyahlık gördüm bembeyaz havluda
yaklaştırdım baktım
tam gördüğüm anda uçtu elime kondu,
uğur böceğim...
böceklerden korkan ben ondan hiç korkmadım
yürüdü
durdu
yürüdü
kırmızı ojemin üstünde durdu
hiç uçmadı, gitmedi
bileğime doğru yürümeye başladı
biraz daha kal dedim
gitme
bi uğur getir bana
bir haber getir
iyi bişeyler getir

sonra ben hareket edince gitti...

7 Haziran 2009 Pazar

... sen aklıma geldin

babam bugün mahallede bir komşunun otomobilinin biten aküsüne bişeyler yaptı, aynı sen geldiğinde senin otomobiline yaptığı gibi, bire bir aynı işlem...


sen aklıma geldin..

1 Haziran 2009 Pazartesi

cumartesi günü


Cuma günü bir can dostun sözcükleri vardı kulağımda, nasıl iyi, nasıl kalpten söylemişti herşeyi, değerliyim ben evet dedim, aynen dediği gibi aynaya bakarak...

kendimle konuştum, bu kez yüksek sesle..

sonra işe verdim kendimi, başka hiçbirşey düşünmeden, nefes almadan çalıştım..

akşam eve gittiğimde daha iyiydim sanki, sabah kalktım yine öyle, iyiyim ben diye..

bu ruh haliyle enteresan şeyler de yapmadım değil, cumartesi günü bu deli cesaretiyle gittim, o evde yokken gittim, girdim odasına...
izin alarak girdim ama..
yastığını kokladım, o diye yorganına sarıldım, sinmiş kokusu her yere :( özlemişim, çok...
5 dakika kaldım orada, çıktım hemen, daha da iyi oldum...
benden nefret ediyor diye düşünmeme rağmen, o bu kadar olumsuzken, iyiyidim işte...

hala kulağımda o dostun söyledikleri çınlıyordu ama :)

eve gittim...

saat 16:00 falan, hadi dedim babama, bahçe bakmaya gidiyoruz, şimdi çok daha yakınız hayallerimize, piyangodan falan para çıkmadı, yıllardır hayat sigortası ödüyorum ben, tamam yetti ödedim, şimdi o parayı harcama zamanı

hiç bişeyi ertelemiyoruz, çok istiyoruz di mi biz bu bahçeyi, evet dedi hem dudakları hem gözleri canım babamım :) annem bi o kadar şaşkın, delirdi bu kız herhalde gibi bakıyo

atladık arabaya, gittik...

çok yakın zaten evimize, 10 km falan. Babamın manevi kardeşlerinden birisi, sevgili Sinan abi rehberlik etti bize, hem orada yaşıyor, hemde bahçesi var aynı bizim istediğimiz gibi. Ev falan olmayacak, sadece meyve sebze ekeceğimiz, toprağa basacağımız, yeşillikler içinde çok büyük olmasına da gerek yok 500 m2 bir yer...
Bir sürü arsa gösterdi bize, bu arsayı alırsanız 1 sene sonra 10.000 tl kârla satarsınız dediklerine bakmadık bile, başka var mı dedik, ona baktık, buna baktık, hepsine baktık, bi tanesine geldik ki annem, babam ve ben gözgöze geldik "işte burası" dedik bakışlarımızla, hafif yamaç ve önünde göl....

yeşil + mavi...

bayıldık...

babamla benim kadar hevesli olmayan annem bile hemen plan program yapmaya başladı

annem : buraya bir çardak yaparız hani şu bauhaus'ta satılanlar var ya kocaman beyaz onlardan,

babam: ağaç dikmek lazım Sinan,

annem : minder de dikerim ben,

babam: bi de çevirmek lazım etrafını telle,

babam: elektrik için belediyeye başvuruyorduk di mi, peki ya kuyu açmak için ?

annem : ama su için şu kocaman varillerden lazım,

annem : madem imar izni yok bizde konteyner alırız, renkli boyarız onu, mesela pembe,

annem: ee geç kaldık sanki biraz, bu hazırlıklar 1 ay sürer, ne ekeriz ki temmuz ayında ?


babam: aa tabi bi de sürülmesi lazım bu tarlanın,

annem: onu sen yapmayı düşünmüyorsun di mi Erkan ?

babam: yok artık nasıl yapayım ben onu, bak Sinan, biz herşeyi kendimiz yapıcaz abicim, domates ekiceeem, biber, bezelye, nohut, lahana, aklına ne gelirse, beşer kök hepsinden, yeter bize..

annem: bak göle bakan yere hiç ağaç ekmeyiz Erkan, gölü görelim, manzara süper, di mi Seda ?

babam: serinmiş bak burası, akşam çok serin olur,

annem: bir sürü renkli paşmina, battaniye alırız, aa Seda aydınlatmayı da renk renk yaparız, her direğin üstüne bir ampul takarız,

annem : yolu da kolaymış buranın, misafirlerimiz rahat bulur,

babam: misafirler için bi tane Türk bayrağı bi tane Fenerbahçe bayrağı dikeriz bi köşeye, herkes bizi kolay bulur :)

babam: mangal da yaparız

annem: içeceğini alan gelir, kısmetlerine artık, köfte de olabilir sucuk ta, hiç birşey yoksa bahçeden koparılmış sebze ızgara,

annem: masa ve sandalyeleri çardağın altına koyarız, galiba sinekler için de bir çözüm bulmamız lazım

babam: yaparız di mi Sinan

Sinan abi : tamam abiiiii, hiç merak etme sen, ben hepsini ayarlarıııım :)


ben :D


.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...