4 Ağustos 2009 Salı

kardeşim beni Büyükada'ya götürdü...


hiç gitmemiştim bugüne kadar :)
duyunca bön bön baktı yüzüme zaten
hatta karı-koca ikisi birden "gitmedin miiii" diye sordular
gitmedim dedim
kalk dedi Pınar
pazar günü...
arkadaşımla yaptığım havuz planı iptal oldu, zaten Bostancı'daydım, oradan erkenden kalk Büyükçekmece'ye eve git, hazırlan, havuza git, pek niyetim olduğu da söylenemezdi ya...
bu taraflarda havuza gidelim derken, araştırırken Büyükada fikri çıktı ortaya
fırladık hemen yayıldığımız koltuklardan
duş al giyin çık derken kendimizi motorda bulduk
bu arada benim yanımda kıyafet yok tabi, Allahtan bedenlerimiz çok yakın Pınar'dan giydim bir eşofman, capri...
iskeleye gidene kadar piştim, çabuk dedim bana bir mağaza bul, şort arasın gözlerin :) bulduk, 1 karış :) yok yok o kadar da değil, neyse giydim mağazada onu, nasıl rahat anlatamam...
neyse indik motordan
ben köyden şehre inmiş şaşkın misali etrafa bakıyorum
- aa dondurma yiyelim
- dönüşte Sedacım
- aaa balık yiyelim, hamsi 8 tlmiş, ucuz, Nevra'da gelsin
- tamam o geldiğinde yiyelim
- ayy lokmaa
- ay evet nefis koktu, alalım
- hadi alalım
- hadi şimdi bisikletlere
pazarlık bile yaptık bisikletçi çocukla :) valla dedim millet benden pırlanta alırken pazarlık yapıyo, herşeyde yapılır bu pazarlık, indirdi gerçekten de :) yol haritamızı da aldık, biraz gözümde büyüdü güzargah ama, korktuğumuz kadar değilmiş
atladım sepetli bisikletime
aaa dedim şapkam ve elbisem eksik :)

üstüme at arabasını süren amca hariç, atlarla ve arabalarıyla gayet uyumlu yol aldık, hani sokakta serserinin biri üstüne araba sürer anlarsında o amca beni görmemiş olabilir mi acaba
dizi manyağı kardeşim, bak bu ev ahmetlerin evi, bak bu yaseminlerin evi, duyan da kuzenimden falan bahsediyo zannedecek, ama merdivenlerine oturup fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik :)

bazı yokuşlarda indik bisikletten, zorladı biraz, ama galiba sürekli sporun etkisiyle ben biraz daha fazla yokuş çıktım bisikletle
Pınar belkide rahatsızlığı nedeniyle yüklenmek istemedi, ki ben zaten yok çıkmayalım, sen tıkanırsın falan dedim, benden istekliydi hatun
asıl yokuş faytonların girmediği Aya Yorgi kilisesi yolundaydı...
ama sanılanın aksine 1 kez mola verdik, onda da orada su satan çocuktan su aldık, biz çıkarken aşağıya inenlerin şaşkın bakışları, gülümseyen bakışları, aman evladım deli misiniz diyenleri, yok yok sakın vazgeçin kendinizi taşıdığınıza şükredin bi de bisikletle çıkıyorsunuz diyenleri hiiiiç dinlemedik, birbirimize gaz verdik durduk :)
iyi ki de dinlemedik :)
bir çıktık manzara şahane, esen rüzgar şahane...
saçımı başımı tutmaktan pek ne fotoğraf çektirebildim ne bişey ama hiç şikayetçi değildim bu püfür püfür esen rüzgardan...
bi de unutmadan ada çok yeşil, yemyeşil...
kiliseye de girdik, bi baktık ben şortla giremem, mecburen bir pazen etek giydim :) girdik içeri, bağışla mum alınabiliyormuş, aldık hemen, ancak içeride fotoğraf çekmemize izin vermediler, çok mu acıklı baktım çocuğa bilmiyorum ama hadi kapıdan çek bari dedi :)
Pınar'dan sonra ben mum diktim, aklıma dilek dilemek geldi ışık hızıyla, her duamın başı olan "Allahım anneme, babama, kardeşime, bana sağlık ver" dedim, kendimi bildim bileli, yıllardır değişmeyen duam, öyle öğretmişti anneannem...
sonra sustum, halbuki bir sürü dileğim vardı, nedne bilmem diyemedim hiçbirini...
sıra geldi dönüş yoluna
yokuş aşağı
bisikletle
bıraktık kendimizi rüzgara
bi ara kahkaha-çığlık karışımı bir ses çıkardığımı hatırlıyorum
çooook zevkliydi
bisikletlerimizi teslim ettik 2,5 saat sonra, şaşırdık geçen zamana, 1 saatliğine kiralıyoruz demiştik güya :) neyse meydana geldik, kocaman dondurmalarımızı yedik, bi daha lokma yedik, masada oturup habire yeyip bi yandan da gelip geçeni izlerken vapuru kaçırıyorduk 5 dakika vardı kalkmasına, fırladık :)
dönerken vapur Heybeliada'ya da uğradı, doyar mı gözümüz, yaz bitmeden buraya da gelelim dedik :)
ben tabi yine Bostancı'da kaldım, saat 20:00 olmuştu bile
Fenerim de galip gelince gün harika bitti (özellikle kupa demiyorum, kupalardan nefret ediyorum)
benim canım kardeşim, en yakın arkadaşım, ruh ikizim
zaman zaman beni delirtsende, üzsende, hatta ve hatta çıldırtsanda iyi ki varsın hayatımda, hep ol...

7 yorum:

Pınar Çetin dedi ki...

tamam olurum :)

Pınar Çetin dedi ki...

şimdi sıra şarköy'de.. Yarın akşam 19:00'da ;)

sedaca dedi ki...

evet evet hadi gidelim :)
deli Nevra'yla buluşalım, gülmekten patlayalım :)

Bellek Kutusu dedi ki...

Olmamış olmamış, Aya Yorgi'ye kadar çıkmışken, orada sucuk-ekmek yiyip, şarap içmeden aşağıya inilir mi yahu!:D
İmza: Bu gidişle sen biraz zor zayıflarsın Kutu!

Unknown dedi ki...

kızlar allah sindirsin.sevgiler

sedaca dedi ki...

kutucum toktuk valla :) yoksa sucuk-ekmeğe kim hayır demiş
zayıflama konusuna gelince valla o kadar yokuş tırmandım, bi dünya pedal çevirdim, birazcık terledim, sucuk-ekmek hakkım diye teselli buluruz :)

sedaca dedi ki...

sağolasın Özge :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...