30 Kasım 2010 Salı

hayatta zayıflayamam diyenler..

tıklayınız, bakınız, görünüz...

benim bu deli kardeşim diyetisyene gitti, gitsin heves etmiş dedik, hedefim 10 kilo diyetisyenim öyle dedi, deyince, güldük, hayatta veremez Pınar 10 kilo dedik.
.

sonuç ?


verdi...


fıstık gibi oldu :) benden zayıf, ki tarih bugüne kadar böyle görüntü görmemişti :)
Tuğba'nın dediğim gibi azim onun diğer adı, nasıl iradeli, geçen sene şeker bayramı'na rastladı mesela heheh yer o tatlı dedim, dilini değdirmedi hatun, ben karşısında löp löp yutarken ananemin tatlısını ye sen ye agop'un kazı gibi dedi :)

yedim

sonuç ?

ben de şimdi diyetteyim :)

dün yükledim pozitif enerjimi


fotoğrafta görüldüğü gibi Cemil İpekçi'den :)
seviyorum bu adamı
içtenliğini, samimiyetini, kasmamasını...
gerçekten seviyorum.

o kadar dolu ki, o kadar doğru konuşuyor ki, bi de böyle masal gibi anlatmıyor mu :)
hani kırk yıl düşünsem onunla bu kadar samimi olacağım aklıma gelmezdi

önceden, ama çok küçükken otelde yapılacak bir düğünle evleneceğimi (ki nadirdi o zamanlar) ve gelinliğimi cemil ipekçi'nin yapacağını söylerdim, herkes gülerdi bana, evet gülerdi :) ben de gülerdim ama.. öylesine şımarıklığına, laf olsun diye söylerdim..
şimdi hiç hayal olmadığını söyleyebilirim, konuştuk çünkü, tüm ekibi benim evlenmemi bekliyor, yapacak yani :) dünya tatlısı yardımcısı Siber hallederiz sen merak etme dedi, elbette ücretsiz olmayacak ama çok yüksek olmayacaktır öyle değil mi :)

neyse ben önce bi koca adayı bulayım da, gelinliğim eksik kalsın...


dağıttım gene konuyu :)

dün Starcity AVM'de Damra Pırlanta mağazasında mini pırlanta defilesi vardı, Seda Ertan ve Ebru Ürün ile gerçekleştirilen ve basının da katıldığı

Cemil Bey ile yahu o kadar defile oldu bizim hiç fotoğrafımız yok derken onlar da arkadan komik hareketlerle fotoğrafa dahil oldular :) çok tatlı kızlar ama, çok keyifli bir çalışma oldu :)
tabi arkada şahane fizikleriyle bu hatunlar, önde kocaman kollarımla ben, ne tezat, siz kızlara bakmaya devam ediniz lütfen..

bu arada saçımı da koymuş oldum böylece, istediğim kısalıkta olmadı, tekrar gidip biraz daha kısaltacağım :)

kısacası (ne kısası çenem düştü yine) pozitif enerji yüklememin olduğu bir gündü, akşam eve gittiğimde bugün yapacağım işler listesini yazdığımda bu yüklemeden yemeye başladım bile :)

27 Kasım 2010 Cumartesi

bu fotoğraf...


bakan herkese Ege'yi hatırlatır değil mi ?

Akçay'ı yazacaktım...

ne güzel tatildi, termal suları, spası, miisss yemekleriyle...
masamızın fotoğraflarına baktıkça yiyesim geliyo..

arkada görünen zeytin ve zeytinyağı Ege demek zaten öyle değil mi :)

26 Kasım 2010 Cuma

tam da diyetteyken...

gidilir mi Trio Bakery'e...
Allahım daha içeriye girer girmez miissss gibi tarçınlı kurabiye kokusu gelmez mi ?
bu görüşme bitmez dedim kendi kendime :)

Gül Hanım ve Ceren Hanımla bir toplantımız vardı bugün, itiraf ediyorum bugüne kadar ki ennn güzel toplantım buydu :) taptaze demlenmiş bir çay ve kendimle savaşarak sadece 2 tane yediğim tarçınlı kurab
iylerle geçti saatler, saatler geçti diyorum farkına varmamışız zamanın, hem iş hem sohbet olunca normal galiba :)

Bir de ben giderken Ceren Hanım bu yukarıdaki paketi vermez
mi ? ahh dedim ah gitti rejim, daha 1 hafta olmadı başlayalı :)


bunları da çekmeden çıkmadım :) ev figürü ne hoş, çok yaratıcılar çok, o kadar değişik modeller var ki.. bi de o şeker hamuru ne kadar pürüzsüz.. çünkü sonradan bu işi yapmaya karar vermemişler, yıllardır büyük şirketlerde bu alanda çalışmışlar..

yeşilköy tarafına yolu düşen olursa uğrasın mutlaka... ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız :)

yaa Sılacım, Yeşilköy'e geldim ve sen şansımıza bak ki Adana'daydın :)

23 Kasım 2010 Salı

karakızın düğünü

hani diyorum ya hep blog arkadaşlarım var benim hiç tanımadığım, yüzünü görmediğim hatta sesini duymadığım...
ama onlara dair aslında çok şey bildiğim...

sanırım buradaki samimiyete buradaki duruma şaşırmaya uzunca bir zaman devam edeceğim :)


Görkem de benim bu blog arkadaşlarımdan biri.. evlendi geçtiğimiz günlerde, ben yazana kadar tabi... 1 ay oldu belki de.
nasıl mutlu oldum beni davet ettiğinde :) gelmez miyim dedim atlaya zıplaya gelirim :)

Damlocan da geliyormuş, onu da görmüş oldum, yalnız dönüşümüz sis nedeniyle biraz stressliydi :)

Görkem nasıl güzel bir gelin olmuştu anlatamam :) ya o çıkış şarkıları, duygulanmayan kimse yoktur herhalde :) müzeyyen senar - fikrimin ince gülü hatta dinlemek isteyen olursa bi tık

gecenin sonunda söylediğim tek şey vardı;
"blog arkadaşımın da düğününde de göbek attım ya pes bana"

buradan da bir kez daha çoook mutluluklar dilerim canım benim :)

22 Kasım 2010 Pazartesi

sendrom falan değil bu yaşadığım


resmen panik
Lale ile bu sabah birbirimize söylediğimiz tek şey

"nasıl yetişecek bu işler ?"


çok güzel bir tatil geçirdim, geçirdik :)

güzel güzel de fotoğraflar çektim, hepsini anlatıcam, bu akşam yazarım artık evde rahat rahat...

çok mu geldi, nasıl geçtiğini anlamadım mı bilmiyorum bu tatilin...
dinlendiğim kesin...

bu sabah uyanamadım zaten, bünye alışmış 10'dan önce kalkmamaya... bu fotoğraf Akçay'dan, uyanmaktan bahsederken bu horoz aklıma geldi :)

Akçay'dan gelirken gece otobüs yolculuğu yaptım, özlemişim :)
tam bak ne güzel hiç düşünmedim, üzmedim kendimi bu konuyla ilgili diyordum otobüste film izledim. Aşk geliyorum demez diye bir film var ya hani.. romantik komedi di mi neresinde ağlanır bunun ? "aşk geliyorum demez, gidiyorum der" dedi adam ve ben ağlamaya başladım... saçmalama seda dedim kendime toparlandım, film bitti uyudum.. sabahın köründe İstanbul'a vardım..

karışık bi yazı oldu,biraz daha karışsın bari :)
1 diyete başladım
2 saçımı kestirdim
3 işe dön seda

12 Kasım 2010 Cuma

Pano'ya gittik bi akşam

1 hafta olmuş gideli ancak yazıyorum..
yazmak zorunda mıyım ?
yoo...
ama o kadar keyifli bir akşamdı ki, illa burada da not etmiş olayım istiyorum :)
ne güzel bir masaydık...
her birine tek tek sarılıp def gibi pat pat edesim geldi sırtlarına



gecenin başında gelen bir sms biraz dağıtsa da beni, toparlandım... tramvaydaydım, gözüm doldu doldu yok ağlamıcam dedim damlamadan geçti...

Pano Şarap Evi diye bir yere gittik, Beyoğlu'nda.
Ben ilk defa gittim, çook beğendim. yemekler şaraplar hepsi çok güzeldi de, asıl güzel olan o akşam masada olanlardı.. geç bulduğum çok ama pek çok sevdiklerim vardı o akşam..

organizatörümüzü tekrarı için tembihlemeyi unutmadık :)

sırada karakız Görkem'in düğünü var onu yazıcam
şimdi Akçay'a doğru yola çıkma zamanı :)

6 Kasım 2010 Cumartesi

yeni yeni işler..


işte öyle gelişmeler oluyor ki, bazen biz kendi hızımıza yetişemiyoruz kızlarla, hatta Lale ve ben toplantı ortasında birbirimize bakıp gülüyoruz
naber falan yapıp gülüyoruz :)


ama çok güzel olacak...
ben çok inanıyorum..

yeni yeni insanlar tanıdım bu proje sayesinde,
nasıl seviyorum işinin ehli insanları, görevine, işine dört elle sarılanları..
saygım artmakla kalmıyo seviyorum bir yandan...
blog adresimi onlara da verdiğim için haklarında daha fazla şey yazamayacağım :))

bir de
İlkay'la tanıştım bu sayede :) bir mail atıp merhaba ben sarı çizmeli mehmet ağa dedim :) ben kimim derken de blog adresimi verdim, nasıl güzel referans oldu benim için burası, sen de kimsin be ? denecekken bak ben buyum dedim ve güven verdi bu blog..

şimdi bir sürprizimiz olacak, çok yakında deyip sinir edeyim :)

bu fotoğraf dünden..
Bilun'un açılışında almıştım. Elbisem dümdüz siyah olunca takayım bari dedim, Lale sabah görür görmez kahkahalarla güldü, çıkar şunu kafandan dedi, çıkarmıcam banane dedim :)
miasfirlerimizi de böyle karşıladım, toplantıda da böyle oturdum :) hatta beğenildi bile diyebilirim onlar tarafından :)

dün geceyi ise başka bir yazıda anlatacağım, şahane bir mekana gittik arkadaşlarımızla, Pano'ya.. ben ilk defa gittim, bayıldım...

4 Kasım 2010 Perşembe

bir bakmışsın sessiz sedasız gidivermiş...

sanırım artık kabul etme zamanı...
gitti...

istemiyor...

ama ben gidersem o çok üzülür diye kendimi çok önemsemeyi bırakma zamanı...


hayat daha nelere gebe kimbilir ?


hiç ama hiçbir şey imkansız değilmiş...

özlemiyormuş işte, aramadan sormadan durabiliyormuş...

kaybetme korkusu yaşamıyormuş...


artık elimden bir şey gelmiyor...

içimden de bir şey yapmak gelmiyor...


kabul ettim

ve

gittim ben...

3 Kasım 2010 Çarşamba

Midpoint'i seviyorum...

taktım mı takarım ben :)
ilk gittiğim günden ber çok seviyorum bu mekanı, neredeyse her şubesine gittim

Bilun'a gitmeden önce bir yemek yiyelim dedik Burak ile.. Galata'ya gideceğiz, yakın olduğu için Beyoğlu Midpoint'e gidelim dedik..

dedim ya oldum olası çok severim burayı, ben kırmızı et yemem, annemin yaptığı köfte dışında ağzıma sürmem, bir gün yanlışlıkla tavuk yerine midpoint burger sipariş verince hadi yiyeyim bari demiştim, o gün bu gündür sadece onu yiyorum gidince (yemem lazım, fena unutkan oldum) :) salatam da booll maydanozlu olsun (etin kokusunu/tadını kısmen bastırıyor) diyorum, ki ne sipariş verirseniz aynen öyle yapıyorlar, servis kalitesini söylemeye gerek var mı bilmem, çok seviyorlar herhalde işlerini..

yan masaların verdiği sipariş gelince o yemekler mis gibi kokuyor, personel sonn derece güleryüzlü, hiç bir ayrıntıyı atlamıyorlar, hatta böyle neredeyse 15 dakikada bir Yumoş'un spreyleri varya, genellikle çamaşır üzerine sıkılandan, ondan sıkıyorlar oradaki bitki grubunun üzerine.. ayrı bir şahane koku yayılıyor..

neyse çok reklamını yaptım, bedava yemek falan yemiş değilim, bilakis 2 kişi 60 TL civarı hesap ödedik :)) çok pahalı mı bilmem, bence fiyatlar çok çok abartı değil.. ödedik ama menüleri devasa olduğu için çok doyurucuydu.. hele benim salatamın üzerindeki maydanozlar o kadar güzeldi ki,böyle bodur bodur boyları, sanki az önce koparılıp getirilmişler gibiydi :) Burak fajita yedi, o da çok beğendi..

bi de biz sadece yemek yemiyoruz Burak ile böyle buluştuğumuzda, sürekli dedikodu yapıyoruz, bu dedikodulardan, eleştirilerden herkes nasibini alıyor, ama çook gülüyoruz o kesin :))

2 Kasım 2010 Salı

Bilun Şen açılış


Canım Bilun'um bir mail göndermişti açılışla ilgili, hep sürprizim var diyordu, ipucu veriyordu ama duyunca gözlerimin parlamasına neden olan bir iş yaptı..
Galata'da şahane manzarası olan bir yerde şirin mi şirin bir mağaza açtı, zaten Bilun o kadar pozitif ki, sırf onu görmek, o cıvıl cıvıl sesini duymak için gidilir :)

ne kadar geç kaldım di mi yazmak için :( pek yazasım yok bu günlerde, yoo sıkıntıdan diil, twitter'da yazıyorum sürekli, hem iş güç çok oluyo, hem de oturup uzun uzun buraya vakit ayırmak istiyorum, anlatacağım o kadar çok şey var ki aslında.. burası benim günlüğüm ve ben her şeyi ama her bi şeyi buraya yazmak istiyorum..

neyse açılış gecesine canım eniştemle birlikte gittik, Pınar çalıştı ve gelemedi maalesef :( saçımdaki tacı da o akşam aldım :)
nasıl ?
normalde pek kullandığım tipte bir aksesuar değil ama çok beğendim, deneyince çok kişi olumlu görüş bildirince benim oldu :)

o güzel gülüşüyle Ceydacım da oradaydı, çok sevindim onu gördüğüme, hatta Ayci ve Ceyda'nın fotğraflarda kullandığı modeli olan hanımla da tanıştım, fotoğraftakilerden daha güzelsiniz dedim ona da, gerçekten çok güzel :)


tekrardan hayırlı uğurlu olsun arkadaşım, Allah bol kazançlar kısmet etsin..

adres ve daha detaylı bilgiler için Bilun'a tık..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...