1 Şubat 2009 Pazar

ev, babam ve bana emanet olursa...


annem pınarcan'a yardıma gitti cumartesi günü
bizde eve temizliğe yardımcı gelmez, annem hiç bugüne kadar böyle birşey yapmadı, bize de hadi kalkın temizliğe demedi, herşey kendi halletti ve ev hep çiçek gibi oldu :) Pınar da bu alışkanlığı devam ettiriyor, hadi annem ev hanımı, ama Pınar çalışıyor bir eve tek başına yetebilmesi mümkün değil, bu sefer annemden ona destek geliyor :) bütün evi tülünden perdesinden yıkayıp, silip, süpürüp, paklayacaklar

akşamdan tembihliyim, bak çayı hazırladım sadece demleyeceksin, babanın ekmeği şu tuzsuz olan, şu kadar dilim vereceksin, onun peyniri bu, zeytinin limon ve yağını tazeledim elleme, makineye at tabakları başka bişey yapma

tamam anneeee dedim gerizekalı mıyım ben yaa da dedim gülüştük ben uyarayım da dedi

sabah bi baktık erkenden gitmiş annekuş
malum gideceği mesafe büyükçekmece-bostancı :)
08:45 te kalktım babama kahvaltı hazırlayacağım, hazırladım herşeyi, yumurta yapayım mı baba dedim olur dedi, gittim mutfağa tava arıyorum, annemin her zaman yaptığı tavayı bulamadım bi tane küçük bi tava buldum onda yaptım (utanarak yazıyorum hayatımda ilk defa ben yaptım, hep izlemiştim), biraz fazla pişirmişim, ama pul biber attım içine babam sever bari acı tadı alsın da beğensin, bi de diyorum bak annem sana bu kadar acı yapmazdı bunu, hııı diyo kısaca (içinden olsun, onun yumurtasını acısız da olsa tercih ederim dediğine eminim) 2 tane domates doğradım çok oldu ama olsun yeriz dedim, baktım kaldı baba domates yesene dedim yedim ya dedi olsun bak kalmış ekmeksiz ye dedim tuhaf tuhaf baktı yüzüme :)

neyse kahvaltı bitti sıra geldi çaya, biz çayı kahvaltıdan sonra içeriz, herkese tuhaf gelir ama böyle alışmışız :) demliğin içinde hazır ya ben kaynayan suyu döktüm içine, bu işlemi yapalı epey de zaman geçti, bardağa döküyorum döküyorum açık (allahım kaderim mi bu yaa) babaaa demlenmemiş daha bu diyorum, olmuştur çok zaman oldu diyor, bende sırf dem koyup götürüyorum çayı, anlıyo tabi renginden, annen çayı az koymuştur sende suyunu çok koymuşsundur olsun ver içerim diyor, ben kedi gibi mutfağa gidiyorum, kendime söylene söylene baksana içinde ne kadar çay var diye...

neyse çayın altını kısıp odama geçiyorum hazırlanıcam, eminönüne gideceğim oradan da uyuyakalmış, maça gidememiş sevgiliye :) tam çıkarken babamın boş bardağını görünce çay aklıma geliyor bi gidip bakıyorum, durum aynen şu
- 5 dakika sonra yanmaya hazır bir çaydanlık,
- 5 dakika sonra uyumaya hazırlanan bir baba ve
- 5 dakika sonra evden çıkmış olacak ben


Allahım diyorum sen annemi başımızdan eksik etme :)

1 yorum:

Pınar Çetin dedi ki...

mauhauauahauha senden bu konuda gelen mesajı güneşliği çıkartırken katıla katıla okudum. Annem merdiven tepesindeyken "o kadar dedim ona dikkat et, ocagı acık bırakma" diye söylene söyle salonun tülünü takıyordu

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...