30 Eylül 2010 Perşembe

Mardin - Bir Doğu Masalı

Dört Mevsim Cemil İpekçi Defilesi.....

Cemil İpekçi'yi ne kadar sevdiğimi herkes bilir...
Mardin'deki defilesine gidiyorum demiştim zaten..

İlk defa gittiğim Mardin'e bayıldım, bayıldım, bayıldım......
çok lafa gerek yok, işte fotoğraflar..
aslında çok var ama buraya hepsini eklemem mümkün değil..

burası Sıla dizisinin çekildiği evmiş, kadınlar aaa Sıla'nın yatak odası, aaaSıla'nın ağladığı yer yok yere düştüğü yer, diziyi yeniden yaşadılar orada, teallaam dedim geçtim :) ben de Sıla'nın avlusundayım efem :)


Lale ile güldük, eğlendik, iyi ki gitmişiz dedik


Erdoba Evleri'nde kaldık, burası restaurant bölümü, bayıldım....

sokaklarda böyle bir sürü çocuk var, ellerinde ne var ne yok satmaya çalışıyorlar, hadi boncuk bileklikleri falan anladım da, bu yavru bana elindeki bulaşık süngerini satmaya çalıştı :(


telkari cennetinde takı seçemedik :)


Mor Gabriel Manastırı, mutlaka gidilesi, görülesi,
tarihe bakar mısınız ?



Manastır'ın içi, çok tatlı bir rehberimiz vardı, oralı ve Süryani... şivesi çok güzeldi :) aslında Arapça ya da Süryanice konuşuyorlar, bize Türkçe anlattı ama..


bir sürü yeni tanıştığımız kişiler oldu, Cemil Bey'in davetlisi olarak bir uçak dolusu insan gittik, bu Fotoğrafı Zafer Bey çekti, meğerse iş için aslında onunla daha önce tanıştığımızı farkettik, tesadüf oldu :)


Arda ile de orada tanıştık, dizi oyuncusuymuş, iyi bir izleyici değilim ama onu tanıdım hemen :)


Defile öncesi yemeklerimizi yedikten sonra (gene aç kaldım, Kaburgacı Selim Amca'ya gittik) Kasımiye Medresesi'ne doğru yola çıktık, bir geldik Medrese'nin duvarına bu yazı yansıtılıyor...


benim ufaklık makinemle defilenin karanlık ortamında fotoğraf çekmem pek mümkün olmadı maalesef :( ama kaldığımız oteli gelince çektim, nasıl ?
üstelik otelin iç kısmı burası...


otelin gündüz görünümü de böyle, odalar böyle bir avluya çıkıyor...

üst kattaki odalar ise böyle, ben bayıldım kaldığımız yere, otelde kalmaktansa böyle bir yeri bin kere tercih ederim


vee Mardin sokakları... sonunu, ucunu göremediğin sokaklar...
Sarı + Taş = Mardin dedim en sonunda...

gene Sıla'nın evi :) Sıla evi deyip durduğuma bakmayın Midyat Çevre Kültür Evi burası aslında... çok güzel bir yapı çook..


Facebook hesabımı kapattım

geçici bir süreliğine ama :)
seviyorum orayı çünkü, öyle ya da böyle irtibatta kalmamı sağlıyor insanlarla...

ama geçenlerde de dedim ya geliyorlar bana bazen
orada olan, biten, dönen şeyleri görünce sinirleniyorum

hele bazı insanların, en yakınımdakilerin yakınında olduğunu bilmek delirtiyor beni
en iyisi görmeyeyim diyorum...

o yüzden bir süre yokum orada
bazı şeyler benim istediğim gibi olunca zaferle açacağım orayı :)

mardin fotoları birazdan geliyo...

24 Eylül 2010 Cuma

dağılın bakiiimmm


şşttttt
kasvet

karamsarlık
umutsuzluk
ve

mutsuzluk

kış kış kışşşş

gidin başımdan


ben Mardin'e gidiyorum

Canım Cemil İpekçim'in defilesine
o muhteşem enerjisiyle beni iyileştirir zaten

defile sonrası öpücüğümü de aldım mı

oohh

elbette ki şehir turuna da katılacağım, bu sefer Diyarbakır defilesi gibi yapmayacağım ama, bol fotoğraf çekeceğim, ki Mardin de beni bu konuda malzemesiz bırakmaz

aman diyorum bi yandan ben kim fotoğraf çekmek kim..
neyse basıcam deklanşöre habire...

bu akşam çıkıyoruz yola

twitter'dan cıvıldarım zaten sürekli...

23 Eylül 2010 Perşembe

ağlamak istiyorum

öyle böyle değil ama deli gibi
sanki saatlerce bağıra bağıra ağlasam hepsi gidecekmiş gibi
aynaya bakıp söylediğim, kendimi bile kandırmaya çalıştığım her şey bir bir çıkacakmış içimden gibi geliyor
üzülmüyorum
düşünmüyorum
aklıma bile gelmiyor
takmıyorum
napiim hayırlısı
vs. vs. vs.....

o kadar büyük yalan ki hepsi

her gece yatağıma yatınca ağlıyorum
onu çok seviyorum diyorum
kızgınlıkla gidiyorsa gitsin diyorum hemen ardından gitmesin..

çok dengesizim çok tutarsızım...

1 aydır yoktu zaten hayatımda
şimdi ise sebebini bilmediğim bir nedenle il dışına çıkıyormuş
1 ay yokmuş....
1 ay daha yani...

gitsin bakalım
belli ki kafasını dinleyecek, kendisini dinleyecek
Cumartesi günü de doğum günü

napıcam ben
n'olcaz biz

bitmeyen hediyelerim


unutmuşum buraya yazmayı :(
ne çok hediye aldım bu sene, ne mutlu bana :)
benim canım arkadaşım Laloşun güzel annesi sürpriz yapmış bana :)

yeni fotoğraf makinemden sonra böyle şahane bir albümüm oldu,
inşallah en kocamanından gülümsemelerin olduğu fotoğraflar olur içinde :)
çok güzel ama di mi ? her açtığında sanki yeni bir paket açıyormuşsun gibi :)


tekrardan çook teşekkür ederim Nesli'cim :)
nasıl iyi geldiğini bir bilsen :)

21 Eylül 2010 Salı

canım eniştem


pek canı sıkkın bu günlerde...
sürpriz olsun bu fotoğraf ona :) gülümser belki yoğun iş güç arasında okursa...


hep tatsız olduğum zamanlarda sarıp sarmalar beni, herkesten önce..

can'dır o...

pek severim, hem de pek çok...


nefis bir kahvaltıya gitmiştik,
grupanya'dan fırsat satın alıp.. ne şahaneydi palma d'oro.. ilk defa gittim ben, bayıldık, karşı'daki pazar kahvaltısı adresimiz olacak uzunca bir süre kesin :)

sonraaa keyifle yürüdük, bu foto da o zaman...

15 Eylül 2010 Çarşamba

ben...

bu komik oyunların içinde olmak istemiyorum
facebook'ta 3-5 ay önceki muhabbetlerin ısıtılmasını istemiyorum

basit kıskançlık numaralarını yaşamak istemiyorum....


ama ben yaptım, bu hale gelmesine, facebook denen salak yerde eklenen sıfatsız kişilerin önem kazanmasına ben sebep oldum

ama şimdi karşıma nispet olarak çıkmasın nolur

çocukça oluyo çok...

büyüsek ya biraz ?


bi de;

sessizliğim aslında bas bas bağırıyor...

duyulmuyor mu hiç

14 Eylül 2010 Salı

Tarkan konseri


epey geriden geliyorum burada :)
kaç gün oldu konsere gideli...


5 hatun gittik, ne keyif ne keyif...

fotoğrafta yanımdaki hatun Çağla, barbie bebek gibisin diyorum ona, o kadar güzel :)


şahane bir konserdi, Allahım aşık oldum Tarkan'a, twitter'da an be an yazdım zaten :)

10 yıl önceye gittim, çığlık kıyamet....


yine olsa yine giderim :)

6 Eylül 2010 Pazartesi

görüldüğü gibi...

şu yazının sonunda yazdığım gibi taş yerine falan gitmedi...
oturdum popomun üstüne..
ne sevgilim var ne tektaş'ım..
yani sevgilim 15 gündür hayatımda yok, küstük biz, doğum günümde bile barışamadık... o gün kutlama mesajında bile tartışmayı başardık..
Nolcaz bilmiyorum, yıllardır birlikteyiz, o kadar alıştık ki kopamıyoruz, bi dargın bi barışık gidiyoruz..
ama büyümek lazım öyle değil mi ? çocuk gibi küs barış nereye kadar..
bekliyorum bakalım ne olacağız, ne karar verecek o...
burayı uzun zamandır okumuyor o yüzden rahat rahat yazıyorum

kendi adıma içim rahat mı ? kesinlikle evet..


dün akşam da dua ettim, her şeyin hayırlısı olsu
n, hayırlıysa olsun diye...
canım arkadaşım Lale ve İrem doğum günümün olduğu akşam yemeğe g
ötürdüler beni, Bebek Kitchenette'ye gittik çook keyifli bir yemek yedik


çok üzgün olduğumu zannediyorlar ama, aslında ben sadece kırgın
ım, daha ne yapabilirim ki diye soruyorum kendime..
kendimce çok fedakarlıklar yaptım, yapıyorum..

neyse, iyiyim ben...

geceden fotolara bakınca yemişiz galiba biraz diyorum :)


dondurmamızı da yedik Bebek'e gitmişken

3 Eylül 2010 Cuma

benden özlü sözler...



biz kızlar Bihter olmak varken kendimizi Nihal yaptık..



ünlü sürünür Seda Çetin

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...