28 Eylül 2009 Pazartesi

kızlarla atlantis :)

Hilal ile daha önceki aktivitelerimizi yazmıştım buraya
çok seviyorum çocuklarla birşeyler yapmayı
bayramda dedemleri ziyarete gittiğimizde herkes oradaydı, bir baktım Hilal (amcamın kızı, kuzenim aslında :) ama 8 yaşında) ve Tuana (o da aynı yaşta olduğum kuzenimin kızı, ne tuhaf di mi :) o da 7 yaşında) dibimden ayrılmıyorlar, hayırdır inşallah dedim, sabredemediler zaten eee ablaa biz sana bişey sölicektik diye ilk adımı attı Hilal, başka bir odaya beni götürdükten sonra nefes almadan ikisi birden konuşmaya başladılar, hani sen bizi Atlantis'e götürecektin, okullar açılmadan gidelim mi, mesela senin de işin yoksa bu Pazar günü diye susmadan konuştular, ben hemen Burak'a seslendim bizim maç ne zaman ve nerede diye, Cumartesi Antalya'da deyince tamamdır dedim annelerinize sorun tamam derlerse gidelim, ikisi birden odadan fırlayıp annelerine koştular :)
tamam dedik


üçümüz gitmeye karar verdik, ikisine birden bakabilecek misin dediler yok artık dedim onların bakılacak hali mi var, bu arada benim otomobilim yok, dedim hanımlar kusura bakmayın otobüs ile yolculuk edeceksiniz ben anne babanız gibi arabayla götüremem sizi her yere, hiç problem diiil, nolcak ki gideriizz gibi kafa sallamalarla pürüz mü bu yahu dediler adeta :)

cuma'dan kalma tatsızlığımla Cumartesi gününü işte yoğun geçirip kendimi eve zor attım, eve gider gitmez de uyudum, arada telefon edip saati kararlaştırdık

vee oldu Pazar

sabah 10:00 gelmiş, bizim evin karşısında hazır bekliyorlardı. Buluştuk ve atladık otobüse, bıcır bıcır sürekli konuştular, kızlar biraz alçak sesle konuşun etrafı rahatsız etmeyelim diyorum, 2 dk sonra gene car car başlıyorlar, hayır ben de gülüyorum o kadar komik o kadar masum şeyler anlatıyorlar ki, yok bahçede solucan çıkmış, Tuana hiç korkmadan eline almış, gözlerini kocaman açıp anlatıyo ama bi kere yanlışlıkla kafasını kopardım :) Hilal de bi kere bahçedeki toprakla oynarken avucunda toprağı yuvarlamış içindeki solucanı farketmemiş zavallı hayvan top gibi olmuş, ama sonra Hilal onu ip gibi düzeltmiş, sessiz gülmekten nefes alamadım bi an :) bu arada pazarlıklara başladık, abla her şeye binebilecek miyiz, kaç kere bincez, erkenden çıkmıcaz di mi, dedim istediğiniz her şeye, istediğiniz kadar binebileceksiniz, sınırsız. Aynı anda çığlıklar atarak yan koltuğumda otururken üstüme atladılar, sarılmalar, öpmeler, kahkahalar :)

neyse sıra geldi metrobüse binmeye, dedim ki bu otobüs çok hızlı gidiyor, olleeyy dediler, tabi bindiğimiz metrobüs zaman zaman öndeki otobüslerle tren misali dizilince, bizim minikler avaz avaz sordu "ee ablaaa hani bu otobüs hızlı gidiyo duu baksanaaa vızır vızır geçiyo diğer arabalar yanımızzddaannn" :) şoför de dahil herkesin duyabileceği bir şekilde :) halbuki bomboş otobüste oturarak yolculuk ettiler hiç farkında değiller :)



neyse mecidiyeköy'de indik ve yürümeye başladık, cevahiri görmeleriyle beni çekiştirip hızlı yürümeye başlamaları bir oldu. Koşar adım girdik içeri. Bu arada gidene kadar plan yaptılar, korku tüneline gircez tamam mı, hiç korkacak bişey yok, birbirlerine gaz veriyorlar resmen :) plastik abla plastik onlar diye ellerini açıp anlatıyo Hilal :) çok seviyorum ben bu kızları yahu :)


Biletlerimiz aldık, dediğimiz gibi her şeye bindik, bazılarına bizim cüce Tuana binemedi :( pek üzülmedi ama Hilal çılgın köpekbalığına bindiğinde de böyle baktı :(



ben daha çok üzüldüm, Birkan abisi son derece işine hakim, çocuk ruhundan anlayan ve profesyonelce durumu idare etti, hem 2 parmak bişey kalmış Tuanacım binmene, bence sen karneni aldığın yarı yıl tatilinde buna binecek kadar büyümüş olursun, yine gelirsin o zaman dedi, hemen inandı o da, tamam o zaman dedi, güldü yüzü :) ben Tuana'yı doğduğu günden beri çok beğenirim, severim demiyorum dikkat, çünkü hepsini aynı severim hiç ayırmam, ne bileyim Tuana'nın yüzü çok güzel gelir bana, çirkin çocuk yoktur elbette ama çenesi, o gözleri, minyon tipi bayılırım, hatta bana benzetiyorlar şimdi onu :)


Çarpışan arabalara böyle binemediler tabi, bu durum sadece fotoğraf için, Hilal tek başına binebiliyor ama Tuana bir yetişkin eşliğinde binebilirmiş. Tesis kuralları çok açık ve bir bir uygulanıyor, istediğiniz kadar ağlayın, sızlanın, tartışın, görevlilerin cevabı kesin ve net. Bu durum elbette ki çok hoşuna gitti, görevli açıkça söylüyor bu kural sizin çocuğunuzun güvenliği için konuldu diye.. Direksiyon olan tarafa bile oturamıyor ufak çocuklar, ben oturdum ama direksiyon Tuana'daydı. Aslında ben her ne kadar emniyet kemeri olsa da direksiyonu bırakıp onu tutarak bir nevi emniyet kemeri oldum :) ben bile çok eğlendim, O kadar araba içinden Hilal'i bulup çarptığımızda üçümüz de deli gibi kahkahalar attık.


Korku Gemisi'ne (kızların deyişiyle korku tüneli) girdik, o kadar motivasyona rağmen daha koltuklara oturduklarındai yüz ifadeleri böyleydi :) fazla gülemedim de moralleri bozulmasın diye, içeride fotoğraf makinesinin ışığından yararlandık, zifiri karanlık çünkü, çok enteresan çocukların ruh hali, hem korkuyorlar, hem istiyorlar, hele çıkış kapısına gelince bir zafer edası, ay nolcak bir kez daha gireriz havaları, ama girerken yine tedirginlik...


oradan çıkınca istikamet ahtapot, erken gittiğimiz için tesis boştu, süperdi tabi bu hali, sıra falan beklemeden herşeyden yararlandık, ahtapota giden yol geniş bir alan, normalde hiç elimi bırakmadan yürüyorlar, hepimiz annelerden tembihliyiz, ama ben bazen bu kuralı uygulamayabiliyorum, bomboş bir yolda yürüyorsak ve etrafta tehlike yoksa burada elimi tutmadan önümden yürüyebilirsiniz diyorum, neyse o alana geldiğimizde, yaris ! önce kim gidecek ! deyip koşmaya başldım, tabi elimdeki çantanın ağırlığını bahane ederek geride kaldım, bu cadılar koşa koşa gittiler, nasıl gülüyorlar nasıl heyecanlilar :) Hilal 1. oldu Tuana 2. ben de 3.
yalnız omuzda çanta, kızların montları bir elde fotoğraf makinesi zormuş, cambazlık isteyen işler bunlar, annelere saygılar :)


zaman geçti hadi dedim yemek saati, pek istekli değillerdi ama itiraz sonucunda tamam bitti eve o zaman demek var, demem gerçi de onlar öyle bir ihtimal olduğunu biliyorlar, yemeklerimizi yedik, Hilal tamamını bitirmedi ama olsun, aynen kaldığımız yerden eğlenceye devam, gerçekten her şeye (minik arabalar dahil) birer kez daha :) dalgasından gezgin zımbırtısına kadar... aa bi de demezler mi bu minik arabalar bebekler için, ikisini de mıncıkladım bi süre :)




o kadar şeker arasından macunu seçti küçük hanımlar, artık saat 16:00 oldu, hadi dedim ufaktan çıkalım, anneleriniz 17:00 gibi burada olun dedi, daha banyo yapacakmışsınız, erken yatacakmışsınız, yarın okul var, yaa tamam seda abla 1 taneye daha binelim nolluuurr deyip ikisi de zıp zıp zıplıyo. Kızım diyorum deli misiniz benim elimde değil anneleriniz oyle dedi :) baktım gözümün içine bakıyorlar, aman yaaa kızarlarsa kızsınlar benim üstüme atın suçu ben de size atarım, koşun çarpışan arabalara diyorum hürraaaa çığlık kıyamet koşuyoruz :)



artık tamam, zaten kalabalık oldu, sıra bekleyerek vakit kaybediyoruz hadi dedim, yorulmuş olacaklar ki tamam dediler, tam yukarıya çıktık, böyle yerde digital bişey, üzerine basıyorsun, kafaları ezip puan topluyorsun sesli, renkli acayip güzel bişey,




çok eğlendiler bunda da,





futbol bile oynadılar :)



vee kapıdan çıktık, saat 16:45, dedim biz yandık, atlayın taksiye, kahkahalarla ortak oldular bu paniğime, doğru metrobüs başlangıç istasyonuna, bindik, şansımıza boştu yine, en arkaya oturduk, biri bir bacağıma diğeri bir bacağıma kıvrıldılar hemen, bi baktım uyumuşlar, eyvah dedim, yanımıza oturan bir teyze benim çocuklarım zannetti, ne güzel gezdiriyorsun çocuklarını dedi,

gülümsedim :)
evet sadece gülümsedim,
hiç demedim onlar benim yeğenim,
hoşuma gitti
keşke dedim içimden
keşke benim de böyle çocuklarım olsa



kısacası acayip güzel bir gün geçirdim
ne cuma akşamından içimde hissettiğim o kıymık batması ne de nefes alamamak
hiçbiri yoktu Pazar günü, gece yatağıma yatana kadar...

6 yorum:

Sıla Yılmaz dedi ki...

Süper bir gün olmuş! bende birkaç kere(!) gittim atlantise seviyorum napim :)

Pınar Çetin dedi ki...

:)) ben bu çocuk mevzusunu anlatıyorum millete krize girdiler. sırıtıyomuş kadına ewet benim çocuklarım der gibi deyince :)

sedaca dedi ki...

siu açıkçası kısa sürede bitiyor atlantis, yani oyun sayısı az, tekrar tekrar aynı şeylere biniyorsun, ama en az 1-2 saati keyifli geçirirsin o kesin :)

sedaca dedi ki...

pınarım, evet yaa çok komikti, hiç bozmuyorum bilakis sırıtıyorum eheheheh

Bellek Kutusu dedi ki...

Ne güzel gezmişsiniz böyle:)

Adsız dedi ki...

bizde dershaneyle gitcez eğlenceli geçer inş.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...