8 Eylül 2009 Salı

yemek yapmak...


pazar günüden beri yemek yapabilen, becerebilen, başarabilen herkesin önünde saygıyla eğiliyorum
- pınarcım yaa annemin yaptığı gibi olmamış bu çorba
- ay pınar beceremeyeceksin sen nohut pişirmeyi (ki gayet güzeldi)
demeyi bıraktım sonsuza kadar...
bırakmakla kalmadım yemek dersleri almaya karar verdim kendisinden :)

nereden mi çıktı bu,
şimdi efendim çok bilmiş ben, sevgilime ellerimle yemek yapmaya karar verdim, menüm belli, fırında köfte patates, pilav, salata...
iyi de ben köfte yoğuramam ki :) anneme bulaştım direkt, noolluuurr elleyemem ben kıymayı dedim, hemen yaptı tabiki, cumartesi akşamından köfteler hazır, attım onları pazar sabahı çantama koştum sevgiliye,
uyandırdım bi de onu, yeni aldığı gardrobu düzenledik bir güzel, kışlıklar yazlıklar ayrıldı, acayip güzel oldu, oruçlu oruçlu yoruldu biraz sevgili ama...

bu arada zaman geçiyor, iftara 2 saat var ama benim panik başlıyor :)
1 gün önce uygulamalı pilav pişirdim annemin direktifleriyle, bu arada sevgili bize geldiğinde annemin pilavına övgüler yağdırmıştı, annem de ona kendi yöntemini tarif etmişti, yıllardır tek başına yaşadığı ve güzel de yemek pişirdiği için kolay gelmişti sevgiliye...

neyse girdim mutfağa...
tepsiyi yağladım köfteleri ve patatesleri dizdim, fırına attım dereceyi de 140'a ayarladım. Sevgili o patatesler öyle pişmez dedi, annem öyle pişiriyo ve gayet güzel oluyo dedim bilmiş bilmiş, sonra baktım köfteler hafif renk değiştirdi ama patatesler çiğ çiğ duruyor, üşenmedim topladım küp doğradığım bütün patatesleri tepsiden, bu arada acele ediyorum gelip görmesin gülmesin halime diye, yakalandım tabi..
neyse güldü, gülsün, haklı.. tam tepsiyi tekrar fırına attım bi baktı 140 dereceye ayarlı, bu böyle biraz zor pişer dedi itirazıma fırsat bırakmadan 300'lü rakamlara getirdi fırını, kem küm ettiysem de ona birşey demedim, hemen annemi aradım, e sabaha pişerdi 140'ta deyince, sustum, annem de güldü, o da gülsün...

köfteler biraz daha pişerken patatesleri kızarttım, tekrar köftelerin yanına koydum ve birlikte fırında pişmeye devam ettiler. Sosunu, üzerine koyacağım garnitürü, domatesi, biberi hazırladım bi köşeye koydum, sıra geldi pilava...

aynen annemin tarif ettiği gibi 1-2 saat önceden ılık suyla ıslattım, ama ıslatırken tuz atmayı unuttum, suyunu süzerken hatırladım, tencereye önce biraz margarin koyup onu eritip sonra zeytinyağı koyacaktım unuttum, aynı anda ikisini birden koydum ocağın altını yaktım, sonra pirinci koydum tencereye ve kavurmaya başladım, pirinçler kavruldu su koyma vakti geldi, aynı annemin anlattığı ölçüde sıcak su koydum, tuz attım çok az karıştırdım ve altını kıstım, bir çimdik toz şeker koy demişti unuttum, 1-2 damla limon sık demişti unuttum, neyse suyunu çekti daha önce yaptığım gibi oldu kıvamı altını kapattım...
sardım sarmaladım dinlenmeye bıraktım...
önceki gün anneme dediğim şey aklıma geldi, ayy evde yemek yapmayan kadınlar da pek tembelmiş canım, ne var yani pilav yapmakta, bak yaptım bile... eee güzelim niye böyle boncuk boncuk ter döktün o zaman dedim kendime

bu arada köfteler patatesler pişti, ılık sosunu da ekledim, üzerini de süsledim tekrar fırına... sos iyice kaynadı e artık pişmiştir dedim, ama yine de tüm utanmazlığımla gidip ya canım bi baksana pişmiştir di mi bunlar dedim, bitanem benim hiç mahçup etmeden beni gayet düzgün bir yüz ifadesiyle kalkıp baktı, tamam tamam olmuş dedi :)

sonra masayı hazırladım ve iftar vaktini bekledik, ama ben diken üstündeyim, gözünün içine bakıyorum, pilava anneninki gibi değil biraz daha kuru olmuş ama yine de lezzetli dedi, köfte patates için de çok güzel olmuş eline sağlık dedi, güldü
ohh be dedim, ne sancılıymış bu iş :)

canım benim, beğenmese bile sırf ben üzülmeyeyim diye beğendim derdi eminim..
bakalım, beni bir daha mutfağa sokmazsa gerçek yorumunu öğrenmiş olacağım :)

7 yorum:

Sıla Yılmaz dedi ki...

haha süpersin ya çok eğlendim :)

Delfina ; dedi ki...

sedoşum hepimiz öyle öyle öğrendik yemek yapmayı,bence tadı şahane bir sofra kurmuşsundur,pratiklik kazanınca yaptıklarının arkası peşpeşe gelecek ve biz de sana saygıyla eğileceğiz... :)

Pınar Çetin dedi ki...

muhuauahuahauahuahua....!
sen anneme yakın otur. işten gelip birde yemek pişiremezsin.

sedaca dedi ki...

yaa siu sorma ben de eğlendim ! :))) bu arada sevgili zaman zaman burayı okuyo, siucum yorum yazmış mı diyo, sonra da yok mu bu kızın adı deyip gülüyor :)) yapılan yorumlardan bir tek sen aklında kalmışsın :)

gerçekten mi Delfinacım :) inşallah öyle olur, bakarsın bi gün sana da yaparım yemek, sevgili babacığının mis gibi zeytinyağı ile ne dersin :)

pınarcan evet evet ben anneme yakın oturayım en iyisi, tencere tencere taşırım evime :p

Bellek Kutusu dedi ki...

Azmine ve sabrına hayran oldum Seda'cım, valla ben 50 kere beyaz bayrağı çekmiştim:)

Sıla Yılmaz dedi ki...

O da güzelmiş :) belki yakında adımdam ve fotoğrafımdan haberdar olabilirsiniz? :) ne dersin

sedaca dedi ki...

yok kutucum ilk kez denedim, yediremedim valla kendime pes etmeyi, en kötüsü peynir zeytin çıkarırım onu yer dedim :)

siucum, hadi o zaman, hemen :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...