31 Temmuz 2010 Cumartesi

görünüşe göre bu sezonun son düğünü

evlendirdik arkadaşımı Perşembe akşamı Çubuklu Hayal Kahvesi'nde idi düğünü... tabiki geç kaldık, akşam iş çıkış saati, 2 köprü de kilit, bi gittik gelin hanım ortalıkta geziniyor :) napıcam be içeride siz burada kakara kikiri yaparken diyo :) kimden neden saklanıcam ayol dedi :)
.
haklıydı valla, kokteyl sırasında püfür püfür deniz kenarında misafirleriyle olmak varken gelin odasında ne yapsın ?

benim geceye dair elimde olan tek fotoğrafım bu :) makine benim elimde olunca herkesi çekiyorum, kimse beni çekemiyor, başkalarının çektikleri de elime henüz ulaşmadı..
elbisem kısaydı bu kez, hatta fotoğrafta göründüğü kadar :)
.
nasıl güzel olmuştu nasıl anlatamam, zaten buğday tenli, o makyaj ve güzelim gelinlikle şahane olmuştu Ayşegül...
aile yadigarı kolyesine ise bayıldım.
hep oynadı zaten :) ama ne oynamak :) iyi de yaptı...
.gecenin sonunda damat beyin her cümlesine "benim karım" diye başlaması pek eğlenceliydi, e tabi bu jeste Ayşegül de "ben bilmem beyim bilir" ile karşılık verdi :)
.
gecenin benim açımdan en önemli anı ise, gelinin attığı çiçeğin elime çarpıp yanımdaki kızın üstüne düşmesiydi, bozuldum mu ? eveeettt :)) ne şans bendeki yahu :) o çiçek benim hakkımdı deyip kızın elinden çekiştirsem mi dedim :)
.
buna bi yorum yapmalı mıyım acaba :)

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Ayşegül'ün bekarlığa vedası

şimdiden söyleyeyim çoook fotoğrafın olduğu bir post bu
.ayyy ne megalomansın bee diyenler lütfen kapatsın :)
.
hani biz 3 hatunuz ya ofiste, reçete diye pazarlama diye çıktık yola, işte onlardan Ayşegül olanı Perşembe günü yani yarın evleniyor :)
.
biz de geçtiğimiz Cumartesi günü ona bekarlığa veda partisi organize ettik Nahide Motel'de...
mekandan haberi vardı çünkü orayı istedi :) bari gece içinde yapacaklarımız sürpriz olsun dedik. Ayşegül'ün eski işyerinden arkadaşları ile ben de tanışmıştım, mail trafiği başladı birden..
bu meraklı cadı beni sıkıştırıp durdu, tek kelime alamazsın ağzımdan dedim, neyse kızlarla mailleşirken ne yapalım ne edelim derken bana bizim Ebru'nun sitesinin adresini vermezler mi, atladım hemen, o blog arkadaşım beniiimm diye :)
bu sefer Ebru ve ben arasında önce mail ardından gece 23:00'te bile aradığım bir telefon trafiğine döndü konuşmalarımız..
uzun lafın kısası, Ebru o kadar şahane şeyler yapmış ki, bizim kız çığlık çığlığa açtı her hediyeyi, buradan da tekrar bin teşekkür arkadaşım emeklerin için...
.
her hediyesini havaya kaldırarak poz verdi, sıra buna gelince ee hani poz dedim, direkt bu pozu verdi :)
.
bu daa Ebru'nun bize sürprizi, artık gülme krizine girdik, bu arada Ebru'ya durumu Twitter'dan bildirdim sürekli, o merdaneyi kullanmaz, kıyamaz dedi :) taçlarımız, yaka rozetlerimiz derken o kadar süslü olduk ki :)
..Gelin hanımın da bize sürprizleri vardı, fal kavanozu, içinde kına olan mini para cüzdanları falan :) falda bana ne çıktı ? biri kız biri erkek ikiz bebek :) ama benim hayaliiiimmm zzateeennn diye çığlık attım :)

yaniiii çoook eğlendik, Nahide şahane, şahane, şahane bir yer
müdüründen (ki tanıdık çıktı sevgilim tarafından) garsonuna, şov ekibine kadar herkes işini o kadar iyi yapıyor ki anlatamam
.
ee bi daha ne zaman gidiyoruz diye sorarken bulduk kendimizi, özellikle böyle bekarlığa veda gibi özel kutlamalarda hiç düşünmeden gidilesi bir yer...yemekler de nefis söylemeye gerek var mı bilmem...

kınalarımızı da yaktık...
şimdi düğüne geri sayım...
heyecanlıyım...
neden mi ?
nedimeyim de :))


27 Temmuz 2010 Salı

Rumelikavağı'nda bir yemek

Cuma akşamı Rumelikavağı'na yemeğe gittik, Engin diliyle Kavak'a.. Sevgili Çağla davet etti bizi, hani Gülden ve İbrahim'in düğünündeki ekip çok eğlenmişti ya, devamı olsun dedi Çağla, atladık tabiki bu davete :)
.
vapur da varmış Kavak'a, ben işyerlerimiz yakın diye Gülden ve İbrahim ile buluştum, Eminönü'nden vapura bindik, Engin ise Beşiktaş'tan... Vapura yetşimemiz ve binmemiz o kadar olaylıydı ki, az daha biz banklarda otururken tek vapur olan 18:10 vapuruna el sallayacaktık, kalkışa 1 dakika kala bindik o kadar diyeyim...
.
sevgilim de bindi aynı vapura Beşiktaş'tan, oohh püfür püfür gittik :) biraz yapış yapış olduk ama... hatta saçlarım da tuz ve nemden keçe gibi olmuş olabilir..
napalım...
.
biz mekana erkenden gittik tabi, bizden sonra geldi insanlar vee muhabbet başladı.... o kadar güzel geçti ki... bazen birbirimizi uyarmak zorunda kaldık yan masalarda müşteriler var yavaş gülün biraz diye :) zavallı sevgilimin, masada evli olan 2 arkadaşının ortasına düşmesi ve onlar tarafında sıkıştırılması geceye dair hatırladığım en komik anlardan biri..
.
aa nereye gittik ? metin balık'tı gittiğimiz yerin adı, Çağla'nın şeker mi şeker babası Mehmet amca o kadar güzel ağırladı ki bizi :)
.
.
bi de farkettim kavak çok yeşil, yemyeşil...
İstanbul'da olup böyle müzikli, balıklı, keyifli bir akşam istendiğinde Rumelikavağı en iyi alternatiflerden biri...
bi de Mehmet amcaya biz Fenerbahçeliyiz demek torpilin sihirli sözcüğü :)

21 Temmuz 2010 Çarşamba

ya aslında...

bir şey var yazmak istediğim
hatta 2 şey var....
.
.
ama uğuru kaçar diye yazamıyorum

halbuki burası benim günlüğüm, her şeyi yazmam lazım di mi ? .
.
biri özel biri iş ile ilgili

uuuff
..

peki bari şu kadarını yazayım
biri
bayramdan sonra diğeri Eylül başında :)

oh bee
içimde tutamam ki ben :)

11 Temmuz 2010 Pazar

Fethiye'den bildiriyorum...

tatile geldik
cümbür cemaat

tam 9 kişiyiz, annem ve babam da yanımda..

yurtdışından halam ve kuzenlerim geldi, kışın yapmıştık bu tatil planını aslında

çarşamba günüden beri buradayız...
.
Fethiye çok güzel bir yer bence, çok yeşil, yemyeşil...
az önce Ölüdeniz'den geldik, binlerce kez anlatılmıştır benim tekrar anlatmama gerek yok
.
tatil çok güzel
tek sorun sevgilimi özledim :)
bir tane de fotoğraf olsun bari, İstanbul'dakilere nispet yapar gibi olacak ama :)


6 Temmuz 2010 Salı

yine düğün, bu kez gülden - ibrahim...

.
cumartesi günü bir düğünümüz daha vardı
bu kez evlenen Gülden ve İbrahim'di.. hani birlikte pikniğe gitmiştik onlarla...
.
düğünden önce perşembe akşamı buluştuk, daha damatlık alınmamıştı, vakit yok dedile
r, hadi kalkın dedik saat 20:00 olmuştu, gittik Cevahir AVM'ye, bir sürü erkek giyim mağazası var buluruz dedik..
.
eh smokinde fazla seçenek olmamasına rağmen bulduk yine de, tam istediğimiz gibi..
ama Gülden'le ben gömleği Sarar'da öderken Engin'le İbrahim YKM'de smokini ödüyordu, zamanla yarıştık resmen, kapanışa 10 dakika var biz koşturuyoruz :) ama Sarar'daki sevimsiz hatun çok sinirdi, merkezlerine şikayet edecektim, vaktim olmadı buraya yazıyorum, nezaketsiz kadın bir kovmadığı kaldı bizi kapanıyoruz diye, kasada ödeme yapıyoruz yanındaki personele çıkışıyor, çocuk bize 15 dakika var daha dedi, döndü ters ters çocuğa 10 dakika desen! dedi, verecektim ağzının payını da hadi dedim Gülden'in tadı kaçmasın şimdi..
.
sıra geldi Cumartesi gününe :)
çok güzeldi düğün, en en en çok eğlendiğim düğünlerden biriydi, anlaşmıştık sevgilimle zaten, bak oynamak istiyorum ben, çok oynıcam dedim, o da ne yaparsan yap dedi :) benden çok onun oynadığını söylemeye gerek var mı :)


bunu da eklemeden geçemeyeceğim, ben kendime fiyatı çok uygun diye bir siyah elbise almıştım, ama üst kısmı biraz dar geliyordu, yani giyemedim hiç, Pınar denen hatun giydi ve tam oldu, intihar et sen Seda dedim kendi kendime :) çünkü bugüne kadar hep ben ondan daha zayıftım :) mümkün değil o benim kıyafetlerimi giyemezdi, fıstık gibi oldu kardeşim şimdi :)




kıyafetim Gamze'nin düğününde giydiğim elbisemdi, tamam artık dedim bu elbise uzun süre dolapta bekleyecek :) saçım her zamanki gibi yine fön falan tutmadı, niye pırasa gibi saça dalgalı fön inadım var bilmiyorum ama, max 2 saat sonra sanki yıkayıp çıkmışım da kendi kendine kurumuş gibi bir hale geliyor..

bi de çok oynadık kardeşimle, diğer hatunlar pek izin koparamamıştı sevgililerinden, biz ısrar edince bi de Pınar'la kalkıp oynayınca dayanamadılar, herkese izin çıktı :) işte o zaman pist bizim grubu almadı :)
.

..
.
tam bütün herkes coşmuş oynarken Konyalım çalmaya başlamaz mı :) sevgilimle beni attılar ortaya karşılıklı oynadık :) çok eğlendik çok...
.
bu da düğünün sonundaki meşale şov :)
her düğünde klasik oldu, diyorum ki artık gelinler de bu duruma alıştı, alışmakla kalmadı sever hale geldi :)


buradan tekrar çoookk mutluluklar dilerim size..

2 Temmuz 2010 Cuma

bahçemizden organik görüntüler...

bloglardaki klasik oldugu gibi
az laf
, çok foto...
.
babam taze fasulyelerinin ilerideki dönemleriyle ilgili hazırlık yapıyor
.
bize göre kısa sürede çok güzel oldular, babama göre bu süreç geçmek bilmemiş...
.

toplaması da bir o kadar keyifliymiş babama göre, bana sorarsan yemesi çoook daha keyifliydi
hııımmm mis gibi zeytinyağlı
.annem semizotu delisi
bi de ekmeden çıkıyor ya, yazık ziyan olacak duygusu da var, tüm bahçedekileri topluyor
.
tadı mı ? şüphesiz nefis....
yabani semizotu deniyormuş adına, hafif mayhoş... pınar bayılır mesela
.

topla topla bitmedi tabiki :)

anneme dedim ki isteyenlere gönderelim mi ?
nasıl göndeririz ki dedi, kargo ile dedim, yok artık kargoyla sebze gider mi dedi, gider dedim
e sen bilirsin dedi :)

semizotu isteyen ?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...