29 Mart 2010 Pazartesi

şahane bir akşam, şahane görüntüler :)

terbiyemi bozmayayım diyorum ama...
ruh hastası Volkan :))))
güzel geceydi, son zamanlarda hiç bu kadar gülmemiştim :)
.

26 Mart 2010 Cuma

bayılıyorum Sütaş'ın ineklerine :)


her Metro'ya bindiğimde görüp kahkahalarla gülüyorum
ve 3-5 saniyelik bir olay olduğu için ben aslında çıfıt çarşısı olan ama adına çanta denilen şeyden fotoğraf makinesini bulana kadar tren geliyor ve görüntüyü yakalayamıyorum, bu arada şu çanta mimi beni bulacak diye korktum, öyle böyle değil çünkü içi :)
Neyse bugün gerçekleşirse şahane olacak bir iş için Levent'e gittim (kısacası ben başarmış olacağım bu güzel işi), trafik feciydi o yüzden metroya atladım veee görüntülemek aklıma geldi, görenler kesin manyak demiştir, elimde makine o anki reklamları da çekerek deneme yapıyorum,
sonaaa bi baktım çıktı ineklerim, öküz mü demeliydim, ama öküz kaba oluyo yaaa Sütaş ineklerim onlar benim, nasıl güzel bakıyorlar nasıl, ay yani duyan da yanımda olsalar severim zannedecek, dokunamam bile :)
ama Sütaş ile ilişkilerim gayet iyidir, sütlü hiç ama hiçbir şeyi ağzıma sürmeyen ben sadece Sütaş'ın peynirini ve ayranını tüketebiliyorum, bayıla bayıla..
e bi de canım arkadaşım orada çalışıyor, onun da gözün kapalı ye öyle güvenli demesinden sonra daha da sevdim markayı..
neyse yine gevezeliğim tuttu, akşam akşam...
çok güzel bakıyor ineklerim di miii ?
:))

çok çalışıyorum çookkk



bu arada gerçekten çalışıyorum, Lale karşımda fotoğrafımı çekiyor :)

saçlarımı kestirdim birazcık... Gürcan korktu çok kesmeye :) önceki kat kesen kuaför eleştirimden sonra..

24 Mart 2010 Çarşamba

uğur böceği zımbam

.
ısmarlama hediye
kendime
:)
sevgiliye aldırdım
valla boyutuna göre bence pahalı, ama çok güzel değil mi :)
kendim kıyamadım parama sevgili aldı :)
.
.
Karınca'dan, Kanyon'dan...
.
bize pek uğurlu geldiği söylenemez ama..
paketi de ayrı güzel
.

22 Mart 2010 Pazartesi

Ben de hesaplı alışveriş yaptım

Moda blogu hatunları yazıyorlar, oradan onu aldık buradan bunu, özellikle de ünlü markaları çok ucuza aldıklarını…
Nihayet ben de buldum. Hem de Terkoz Pasajından.. (Tabelada Terkoz yazıyordu valla, ben de hep Terkos derdim)

Bu aşağıdaki elbise H&M veee sadece 5 TL :)
Bir sürü kişide var sanırım benzer bir elbise, çok beğenmiştim, 5 TL olduğunu görünce aldım hemen, pek çekemedim ama giyince çok güzel duruyor..

Sonra bi de bu eteği buldum, onun da markası Topshop ve 15 TL bandage galiba bu modeli adı Kıyafet konusunda çok beceriksizimdir ben, bir pantolon alırım mesela tuhaf bir renk, hiç düşünmem bunu ne ile giyerim diye, sonra dolapta bekler durur, aynı şekilde anlamsız bir boyda bluz alırım ne pantolon uyar altına ne etek…
.
Yahu ne zormuş kıyafet fotoğrafı çekmek, etek normalde siyah ben ne renk çıkarmışım fotoğrafta belli değil, tebrik ediyorum valla bi de giyip çekmeyi başaranları...
.
Bu elbisenin rengi mesela lacivert, ne renk çorap ve ne renk ayakkabıyla giyeceğim bilmiyorum :)
.
ofiste kızlar bayıldı, Lale diyor ki bana niye almadın, nereden bileyim dedim sevip giyeceğini, yahu 5 TL giymezsem yer bezi yaparım alsaydın yaa diyor, çok güldüm ona :))

kös kös geçirilmiş bir hafta sonu


cumartesi evde tv başında, battaniye altında sex and the city izle...

pazar anneyle bir avm'ye ürün değişimi yapmaya git

sevgiliyle buluşama
kız
kırıl
sinirlen

ne güzel....

21 Mart 2010 Pazar

ben ve yemek yapmak

Elinden her yemek gelen sevgilim benden nohut yapmamı istedi. Kendisi pekala yapabilir, hem de eminim benden güzel yapar. Annem ve Pınar’ın çok basit, yapabilirsin gazına geldim tamam yapıyorum dedim. Hayatımda yapmamışım, sadece nohut değil hiç yemek yapmadım ki ben.. Annem zaten ayağının altında istemez kimseyi, hiç dolaştırmaz mutfakta. Bi de canım kıyamaz bize, bütün gün çalışıyorsunuz, iş yaptırmam size der masayı bile o toplar, nasıl olsa evlenince yapacaksınız der.. Mutfaktaki tek tecrübem getir götür işleri, onda da Pınar rondoyu istediğinde blenderı vermekten ibaret. Bu yanlışı yaptığımda hemen yan gözle Burak’a baktım gördü mü diye, kaçmamış tabi, ne dalga geçti hemen Engin’e söylüyorum dedi, çok güldü o akşam bana :)

Neyse ben de yazmıyorum yazmıyorum böyle bir başladım mı çenem düşüyo konudan uzaklaşıyorum :)

Cuma akşamı iş çıkışı sevgiliye gittim, planımız nohut pişirimek, o da pirinç ıslattı bi de pilav olacak menüde.. Ben hemen Migros’a girdim haşlanmış nohut aldım, bu taktiği Ayşegül verdi, nasıl pişireceğimi de anlattı, o yetmedi bi de Pınar’a anlattırdım, tamam dedim ezberledim.. Eve gittim bi baktım Melik ve Deniz evde, Deniz Engin’in erkek kardeşi, ilk defa karşılaştık, İstanbul'da yaşamıyor :) ellerimi yıkayıp mutfağa girdim, canım benim salatayı yapmış bile, neyse başladım ben soğan rendelemeye (hala ellerim soğan kokuyor) yağı, kavrulması, salçası derken o faslı atlattım, sonra aklıma geldi çocuklar da yiyecek değil mi dedim, evet dedi, ayy inanmıyorum sana yaaa dedim, ilk defa yemek pişireceğim ve başkaları da yiyecek, elim ayağım az dolaşıktı zaten iyi oldu bu haber dedim..

Dakika hesabı ile iki yemeği de yaptım, Engin’i mutfaktan çıkardım ki Pınar’ı daha rahat arayayım :) ama sonra ikide birde çağırdım tuzun yerini bulamıyorum bahanesiyle, yemeğin tuzuna baktırmaktı amacım, ben az tuzlu yediğim için ayarlayamam diye düşündüm. Artık oldu olmadı napiim dedim, arada baktım nohudun tadına gayet iyiydi bence, nihayet oturduk masaya, herkeste bir tedirginlik var. Dedim dürüm siparişi vermek serbest :) beğendiler neyse ki, hepsi yedi, ama pilav yine olmadı, ben de beğenmedim, geçen seferki de pek olmamıştı, halbuki onun öncesinde annemle evde deneme yapmıştık, ama şimdi annem bir kere ben müdahale etmeden pişir bakalım nasıl olacak dedi :) sevgilim akşam vedalaşırken ellerine sağlık güzel olmuştu dedi, aldım geçer notu :)

Kısacası yemek pişirdim, ama annemin kıymetini bir kez daha anladım, öyle “aaa çok kolay” değilmiş..

18 Mart 2010 Perşembe

Mavi Kuş örgü ve yardım kampanyası

Sevgili Asortik Krep'in blogunda görmüştüm, daha doğrusu önce Funda'da... eminim birçok kişi benim gibi ondan ona giderek görüyordur bazı şeyleri :) yardım sözcüğünü duyar duymaz atladı annem, ben örerim diye :) canım benim dedim, bitanesin sen
.
detayları isterseniz Asortik Krep'in bloguna ve Mavi Kuş Hareketi'ne tıklayabilirsiniz. Çok iş var ben yazamıyorum..
.
ama annemin yaptıklarının görselini eklemek istedim :) bere öreyim dedi sonra fikir değiştirdi yelek ördü, hadi patik olsun bi de dedi ama patiklerin fotoğrafı yok, çekerim göndermeden önce :)
.
bana da talimat veriyo kes bakiiim şu polarlardan çizgi film karakterlerini falan, annem acayip mutlu, yaptıklarının bir işe yaradığını hissediyor ya... aa bi de fotoğraf çekiyorum ya, napıcaksın diyo, dedim bloguma koycam, benim bloguma koy diyor hatun :)))) banane dedim kendin koy :)
bitmedi henüz ama nasıl ?
:)

17 Mart 2010 Çarşamba

ben bugün...

günün en büyük aptallığına imza attım
günlerdir hazırlandığımız çok önemli toplantıya gittim sabahın köründe
randevu yeri olan Akmerkez yerine Kanyon'a gittim

bi aferini hakettim ama di mi?

mucize olan ise toplantı yerine erken gitmiş olmam, geç kalmamla ünlüyüm de ben...

sabah sabah bi de telefon açıyorum erkenden Kanyon'a geldiiiim bi lavaboya gidip yanınıza geliyorum dedim Lale'ye, çığlık benzeri bir sesle neredesin neredeeee dedi bi yandan gülerek sonrasında kızarak

karıştırmışım napiiim alla alla
:)

iyi ki yakın bir avmyi seçmişsin diyorlar, taksiyle gitmem 5 dk sürdü :)

toplantı güzel geçti gibi, inşallah güzel haberler alırız
evren yolladım bir sürü pozitif mesaj, gördün mü, aldın mı ?

14 Mart 2010 Pazar

Tez Veren Dede

annemin böyle garip adakları vardır
mesela ev alma niyetimizin olduğu dönemde duymuştum Tez Veren Dede adını
tez olsun isteği diye yasin adamıştı :)
bizim ofis Nuruosmaniye'de olduğu için her gün ofise giden yeni bir yol keşfediyorum
.
bir gün bi baktım bitişik binaların birinin giriş katında pencerenin önünde 2 kişi durmuş dua ediyo, Allah Allah dedim yavaşladım, meraklıyım ya insanların gitmesini bekledim
içeriye bir baktım bir sanduka, önce nasıl korktum anlatamam, sonra etrafa bakmaya başladım vee şu tabelayı gördüm
inanamadım
ben onu annemin ya bi yerlerden duyduğunu ya da hayalinde canlandırdığını falan sanmıştım yıllarca :) çok garip bir yerde ama, bir odanın içinde, yan tarafında başka bir oda içeride ne olduğunu göremediğim, camlar demir parmaklıkla kaplı..
.
uykum açıldı valla, hemen telefona sarıldım annemi aradım, dedim fotoğraf çektim akşam gösterip o yüz ifadeni görmek istiyorum ama dayanamadım dedim
sen Tez Veren Dede'nin türbesi nerede biliyor musun dedim yok bilmiyorum dedi bulduuumm dedim inanamadı kadın :))
.
neyse hemen duamı ettim, ofise gittim
kızlara anlattım, pek inanmadılar..
sevgiliye anlattım aynı babam gibi yorum yaptı, Allah'a dua etmek için birini ya da bişeyi bahane etme dedi
babam adak olayının biraz pazarlık gibi olduğunu düşünür
.
şimdi her sabah önünden geçerken yürürken dua ediyorum, işlerimiz tez olsun diyorum
mesela bir müşteri adayı ile görüşme iyi geçti, o kadar beklemediğimiz bir sürpriz oldu ki bizim için..
yüksek sesle söylemesem de diyorum ki, bu iş olumlu sonuçlanırsa Tez Veren Dede sayesinde oldu :)
.
aa bi de araştırıyorum şimdi Tez Veren Dede'yi :) merak ettim...
duyan, bilen var mı ?

bugün...

hiç tadım yok
halbuki Cuma akşamı ne keyifli bir Tophane akşamı geçirmiştik
evim Allahın dağında olunca böyle oluyor
üstelik eve geç geldim diye değil, son anda plan değiştirip gelmeyeyim bu saatten sonra teklifime olumsuz yanıt geldi diye çıktı tüm patırtı
ne olacak gelmesem arkadaşımda kalsam, kimde kaldığım önemli değil ki
ben 15 yaşında çocuk değilim en çok söylediğim cümle oldu Cuma gecesinden beri
hayatta en son istediğim şey annemi üzmek, kırmak...
peki babamın ağzından çıkan bundan sonra nasıl istiyorsan öyle yap cümlesi beni neden mutlu etmedi ?
bu kadar ev içinden bir olayı buraya niye yazdım bilmiyorum, ama bunu da not etmek istedim...

ayrıca eklemek istedim, bana ve kızkardeşime sonsuz güvenirler, ama sanırım alışık değiller, ben öyle lıngır lıngır sokaklarda gezen biri değilim, her gece gezen tozan falan...
böyle arada çıkan isteklerim tuhaf geliyor.. hani baştan arkadaşımda kalacağımı söylesem hiç konu buralara gelmezmiş annem öyle söylüyor ve güvensizlik kelimesini kullanırsam ona hakaret etmiş olacağımı düşünüyor

11 Mart 2010 Perşembe

bu ay Elle Dergisi....

dergi değil ansiklopedi mübarek...

iyi bir dergi okuru olduğuma inanırım, ama öyle salt moda dergileri falan değil okuduklarım, mesela şu son 6 aydır favori dergim İstanbul Life...

günden güne daha iyi oluyor bence, dergideki ekibi, başındaki insanları bildiğim ve emeklerini yakınen gördüğüm için böyle düşünüyor da olabilirim... Bir proje süresince birebir çalışmıştım onlarla...
Neyse Elle dergisine gelince, Vogue çıkıyor diye tatlı bir rekabet olmuş anlaşılan :) 760 sayfa dergi mi olur dedim kapağı görünce, ne çantada taşınır, ne elde tutulur, gülle gibi :) ancak masanın üstüne koyup sayfaları çevrilebilir...
Ama emeklerine sağlık tabi, gece yarılarına kadar çalışıyorlar tek bir sayfayı tamamlayabilmek için..
bu arada dergide Süreyya Yalçın en en en sade haliyle görülebilir :) kim inanır bu fotoğraftakinin Süreyya olduğuna :) bu kızı sevdiğimi söylemiş miydim :)

10 Mart 2010 Çarşamba

bu akşam galaya gidiyorum

vizyona giren yeni filmlerden birinin galasına
"Yüreğine Sor" filmine...

Tuba Büyüküstün'ün başrolünü oynadığı filme...

Dün gördüm kendisini, nasıl gördüm, niye gördüm yarın anlatacağım detaylı..
gördüm ve sevgilimi aradım tek kelimeyle "çookk güzeeell" dedim
gerçekten çok güzel, o kadar duru bir güzelliği var ki nasıl anlatsam bilemedim

fotoğraflar ve detaylar yarın...
:)


edit : az önce Tuba'nın yanındaydım, takılarını taktım, yok yok güzel kelimesi az kalıyor, ben boya küpüyüm yanında, onda sıfır makyaj bi ona bakıyorum bi aynada kendime, ııh diyorum :)
kesinlikle Allah vergisi doğal bir güzelliği var

bi de mütevazi ki...

az kaldı filme, sevgilimi bekliyorum, bak yine senin seçtiğin film diyor, endişeli :))

7 Mart 2010 Pazar

mim - hakkımdaki 7 şey....

sevgili Birileri Anlatsın mimlemiş(ti) beni..

itiraf ediyorum mim konusunda fazlasıyla tembelim, canım benim çok özür diliyorum öncelikle, lütfen kusura bakma olur mu :(

aslında ben bu 7 maddeyi çevremdeki 7 kişiye soracaktım, her bir kişi 1 madde olacak şekilde. 7 kişiye soramadım ama yine de etrafımdakilerden aldım yorumları :)

1- cadıymışım, :) kim değil ki diyerek sıyrılmaya çalışıyorum :) Burak yaptı bu yorumu ve bu maddeyi söylemiş olmak için 7 kişi benimle kavga eder dedi :) evet bazen cadı olabiliyorum, haksızlığa tahammül edemediğim anlarda, işini yapmayan insanlar olduğunda, ahlaksız kadınlar karşısında evet cadıyım, daha bir sürü anlarda da cadıyım ama şimdi aklıma gelmiyor :)

2- kıskançmışım, tabiki de Engin'in yorumu, hiç itiraz etmiyorum, kıskancım, sadece kadınlardan değil benden daha fazla vakit geçirdiği erkek arkadaşlarından bile kıskanıyorum, ben ben ben diyerek bazen onu bunaltıyorum, doğru, ama onun söylemiyle yapacak bişey yok :)) ama aynı duygu başka hiçbir şeyde geçerli değil, mesela kimsenin kariyerini, parasını, başarısını kıskanmam, hırsım yoktur yani, keşke biraz olsa derim bazen :)

3- beceriksizmişim, Burak-Engin ortak yorumluyorlar, tamam ne annem ne de Pınar gibi mutfakta falan harikalar yaratamıyorum, evet bir ev düzenini (bu yaşıma rağmen) bana emanet etmek mümkün değil :) Engin'in aylardır nohut istemesi ve pişirememem, geçen akşam Pınar'ın rondoyu istemesi ve benim blenderı vermem ve bunu Burak'ın görmesi böyle söylemelerinin sebebi... bi tek temizlik ve ütü yapabiliyorum, yetmez mi :)

4- fazla fedakarmışım, bunu Lale söyledi (Engin de tam tersini, kendi çıkarım için yaptığımı söyledi) evet bazen salak yerine konmayı göze alarak birileri için bişeyler yapıyorum, bu genellikle akrabalarım için olur, olsun derim hep napiiim..

5- fazlasıyla ablaymışım, bunu da Pınarım söyledi :) anne baba sevgisi dünyanın değişilmezi derler ama yanılıyorlar. Seninle beraber büyüdüğünü gördüğün, onun karakterinin oturmasında, birşeyler öğrenmesinde katkın olduğunu bildiğin, gerektiğinde herşeyden (annenden ve babandan bile) sakındığın, yaşamında ayakta durmayı başardığını gördüğünde onun için bir damla sevinç yaşı döktüğün, ranzadan aşağıya baktığında huzurlu uyumasını seyrettiğin, gecenin bir köründe onu merak edip uykundan uyanıp üzerini örttüğün, herşeyini paylaştığın kardeşinin ''fazlasıyla abla'' demesi herhalde gözlerimin neden dolduğunu açıklar..

.
6- pozitifim, bunu ben söylüyorum, polyanna mıyım ? sanmıyorum.. ama her şeyi olumlu yönünden düşünürüm, annem ya olmazsa der deliririm, ameliyata giren birini beklerken ay ay ay vah vah vah derler ona da deliririm, negatif düşündükçe çekiyorsun tüm negatif şeyleri derim, güzel olacak, iyi olacak derim... derim ama aynı oranda sabırsızım :) Engin yalan yanlış bi yere gideriz demesin, beynini yerim hadi, ne zaman gidiyoruz diye :) Engin bu maddeyi okudu en fazla 0 Rh + olabilirsin sen dedi :)))) değilmişim pozitif falan
.
7- dünyanın 7. harikası değilmişim :))) bu cümle başlarkenki yüz ifademi tahmin edebiliyorsunuz herhalde, sonrasını da... tamam gerek karakterim gerekse fiziksel özelliklerim olsun böyle bir iddiam yok ama ortalamanın üstünde güzelim şimdi kabul edelim :)))) ve iyiyim, en azından iyimserim, ne kin tutarım ne kötülük yaparım

o kadar geç kaldım ki, tedavülden kalktı bu mim, yüzüm yok kimseye gönderemiyorum :) yapmayan kalmamıştır zaten, ama olur da isteyen olursa onlara gönderiyorum :)

6 Mart 2010 Cumartesi

pinkkyyy :)


Amerika ganimetlerim bitmiyor :)
.
bunu da getirmiş kardeşim bana, vücut parfümü, çok güzel kokuyoorrr, çok seksiiii :))
.
aslında Victoria's Secret'tan getirdiği tek şey bu değil, çamaşırlar da şahane ama koyamam onları bloga :( zaten annemle bi ucundan o, bir ucundan ben çekiştirir haldeydik, neymiş çeyizime koyacakmış, 2 tanesini kapabildim elinden :) diğerlerini yok etti valla :)
.
veee bunu ilk gördüğümde kim aklıma geldi acaba ?
:)))

bu Tuku deli :)

güzel şeyler yaziiim bari
attı tepemin tası önceki postta
.
bu Tuku var ya bu Tuku, deliii
bir sürpriz yapmış bana, yine kargoyu alan annem aradı
aynen yazıyorum
"annecim ne garip isimleri var arkadaşlarının, bellek kutusu, tibet, tuku.."
ne güldüm ona :)))
Tuku şekerim bu cicileri yollamış bana
bayıldım tabiki
.
bi deeee farın rengine bakar mısınız ?
parlatıcıyı hemen kullandım, fara kıyamadım, allığı da denedim
ya o nar çiçeği oje, şaane
.
geçen yaz favorimdi, sürekli elimdeydi, annem artık tırnaklarımın sararacağını söylüyordu, manikürcüm french yapayım dedikçe ben hayır nar çiçeği deyince kız gözlerini deviriyordu :)
onu da hemen sürdüüümm
.
canım benim çoook teşekkür ederim
.
bayıldım hepsine

.
bi de o farın özel olduğunu yazmışsın ya, nasıl iyi hissettim anlatamam, şımardım bile diyebiliriz, böyle bana özel falan hihiihihi
havalardayım anlayacağın :)
.
süpermario'ya da bin teşekkür, iyi bıktım demiyo :)))
.
hem belki ben ona kendim teşekkür ederim, maçta ?
.
süper olur di mi :))

çok kızdım


Defdef'in blogu kapalı
inşallah geçiçi bir süreçtir diyorum
yani Tuğba'yı da küstürürlerse yok artık dicem
ben Tuğba'dan görüp blog yazmaya başladım, hep okudum ve bayıldım onlara
Tuğba benim blog aracılığıyla tanıştığım bir arkadaşım değil, önceden de arkadaşımdı ve kızına da, eşine de, ona da bayılırım...
dünya iyisidir hepsi, yalan yanlış bişey deme hemen koşar, elinden ne geliyorsa yapar..
bana olduğu gibi eminim bir çok bloggera yol göstermiştir, gerek yazım üslubu konusunda gerekse fotoğraf çekerken, rehberlik etmiştir adeta, o farkında olmasa bile...

neyse
çok kızdım ben
bilmişlik edip cır cır konuşanlara
üstüne vazife olmayan konularda ahkam kesenlere
ve karşısındakini ne kadar incittiğini bilmeyenlere
en önemlisi haddini bilmeyenlere
çok kızdım...

4 Mart 2010 Perşembe

Pınar ve Burak'ta kahvaltı

deli kız ya, ben baştan ciddiye almamıştım, yok artık ne işi var Allahın Amerikasında demiştim, ama kocası ondan deli, doğum günü hediyesi karısını Amerika'ya yolladı, gezmeye...
iş güç izin verse kesin kendi de giderdi...
.
neyse Pinose bize Amerika seyahatinden şahane ciciler getirmiş
e gittik tabi almaya :)
.
kahvaltıya davetliydik sevgilim ve ben, taaa önceki pazar günü, e aferin bana, yazsaymışım bi zahmet... gerçi o günlerde son derece tatsız şeyler yaşadım belki de o yüzden yazmak istemedim, neyse...
.
elimiz boş gitmeyelim dedik, sakın yiyecek bir şey almayın diye bin tembihliydik, yine de annem yaptığı poğaçaları tutuşturmuştu elime, çiçek alalım bari dedik, neyseki yolumuzun üzerinde bir çiçekçi vardı, ben her ne kadar seçmekte zorlansam ve yanımdaki kişi homurdansa da bu güzellikleri aldık :)

harika bir sofra bizi bekliyordu, sabah sabah kalkıp iki çeşit börek yapmış Pınarım.. Engin seviyor diye çiçek sosis de masadaydı, bi dünya yedik valla :)acayip keyifli vakit geçirdik, bunca geçen zamana yazık dedim içimden (anlayan anlar burayı, takılmayalım)
.
iddaa bile oynadık, Pınar ve ben garanticiyiz biraz, tutmazsa oynamayız diye abuk bi cümle kurduk :) kazanmışız ama :)
.
hava kararmıştı çıktığımızda...
sevgili ile yüklendik ganimetlerimizi :) victoria's secret (bayıldım! bayıldım! bayıldım!), gap, tommy, kot pantolon, sweat, tshirt, ruj, abercrombie, calvin klein çanta, jacques torres çikolata...
biraz daha sayarsam ayıp olacak galiba, görmemiş gibi :)
.
ama insaf, bir oda var küçük oturma odası, koltukların üstü dağ gibi.. Burak 2 sene tshirt almam herhalde diyor :)
.
çok komik aynı desenli tshirt'ün 2 rengini almış, diyoruz ki Engin'le Burak'a, giyin bi gün maça gidin :) yılın makarası oluruz diyorlar :)
.
canım benim buradan da teşekkür etmiş olayım, çok sağol, gezmeye gittin ama bizi de giydirdin geldin :)
.
hediyelerimizin bir kısmını da fotoğrafladım, eleştirilere kulaklarımı tıkayıp :)

3 Mart 2010 Çarşamba

şükür kavuşturana

çok iş var blog çok
açamıyorum bile gün içinde, değil blogumu, diğer blogları, maillerime bile bakamıyorum :( olur da maillerimi açarsam yorumları oradan onaylıyorum...
.
kardeşimin doğum gününde bile yazamadım
geçen seneki yazıyla idare etsek olur mu acaba :)
gecikmeli de olsa kutladık doğum gününü Cuma akşamı, Nevizade'de Çardak Meyhane'de
çok eğleniyoruz biz orada, Nevracım sağ olsun bütün organizasyonu yaptı, deli eğlendik yine
amaaaa benim için bir sürpriz vardı gecede, sevgilim geldiii :)
pek sevmez bu tarz yerleri ve çok çok mecbur olmadıkça katılmaz, kırmadı beni, son dakikaya kadar kesin bişey de demedi :) bi baktım geldi
gelir gelmez de Konyalım çaldı, oohh geçtim karşısına bi güzel oynadım, kızlar da bana eşlik etti :) birbirlerini hep duydukları ama tanışmadıkları arkadaşlarımla tanıştı, herkes onu çok sevdi çok :) bi anda herkesin Engin abisi oldu, öyle ki Dilruba çok güldürdü beni
sevgilim alkol kullanmıyor, o gelmeden önce ben bir kadeh şarap içmiştim, 2. kadehimde o geldi ben de içmedim kalanını, Dilruba ve bana kolasını kaldırdı sevgilim, ben şerefe yaptım ve kadehi masaya koydum içmedim yani (e ayıp ama di mi) bi baktım Dilruba da rakısıyla kadeh tokuşturduktan sonra masaya bıraktı, nooldu dedim ay yok utandım dedi, abi yaa baksana dedi, öldüm gülmekten :)
.
Alev ve Aylin'de vardı, aylin ile ilk kez karşılaştım, onu da çok sevdim, hatta ortak bir arkadaşlarına göstermek için onun de sevgilimle fotoğrafını çektim, bak dedim tarihi an, Engin bir hatunun omuzuna elini atacak ve ben de bu anı fotoğraflıcam, tarih yazmaz, hadi kardeşimsin dedim :))
.
bu arada Pınar çok zayıfladı ya, gece boyunca sevgilim görüyorsun di mi, irade bunun adı deyip durdu, uuff gidiyorum şu diyetisyene, 10 kilo verdi hatun..
.
Pınar pastasını üflediğinde konfeti attık, kim patlattı meşaleye benzeyen o zımbırtıları, kimin eline yakışırdı soruyorum :) tabi ki Burak ve Engin
.
Dilruba bizim fotoğrafımızı çekecek diye kendini parçaladı, malum sevgili hiç sevmiyor, objektife falan bakmıyor zaten :) Dilruba üşenmemiş ertesi gün Facebook'taki bir fotoğrafımıza yorum yapmış, bunu çekeni kutluyorum ikinizi birden nasıl bakarken yakalamış diye :)
.
ay anlatacak çok şeyim vardı, unuttum çoğunu, bi de buraya her şeyi not edecektim..
.
geceye dair kardeşimle hiç yan yana fotoğrafımız yok, makine benim elimde olunca böyle oldu, neyse bu da geceden bir kare, görüldüğü gibi ben poz verirken sevgilim oralı bile değil :)
.
olsun, geldi ya, beni kırmadı ya..

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...